"Ne demek istediğinizi anladım Sultan’ım! Özür dilerim..."

Ufuk hattına doğru ilerleyen kızgın güneşin huzmeleri, ensemi, yüzümü dayanılmayacak kadar yakıp kavuruyordu.

Harun Reşid: - Doğruluk, dürüstlük, hakkaniyet, Allah için gayret, huzur ve saadet getiriyor. Bak Behlûl! Bu halk Ebu Zer gibi bir halk olmadığı müddetçe benden de hazret-i Ömer gibi bir halife olmamı beklemeyin. Hükümdara göre halk neyse, halka göre hükümdar da odur! - Ne demek istediğinizi anladım Sultan’ım! Özür dilerim. Kusuruma bakmayın! Benimkisi DELİLİK işte! - Sen yine bu deliliklerine devam et! Yoksa aklımı başıma kim getirecek? Onları "ne hâliniz varsa görün…” sahipsizliğine de bırakmadık elhamdülillah. Askerlerim uzaktan takip ediyorlar. Lazım geleni yapacaklar Behlûl! - Elhamdülillah! Sabır dinin yarısı, ateşe perde olur, Büyüktür mükâfatı, sabırlı felâh bulur. Her şey cinsine çeker köpek havlar, kurt ulur! Zararın neresinden dönülse kârdır elbet, Henüz nefes alırken, gecikmeden TÖVBE ET! Takva olan kıymetli, kadri gayet yücedir, Kimine göre meczup kimine delicedir!........

© Türkiye