"Saray adamlarına da kime neyi, ne kadar, niçin verdiğimi, açık adres yazarak kayıt altına aldırttım..." Dünyanın çok zor olduğunu, hele ihtiyaç içinde olmanın ehemmiyetinden bahsettim. Bir ağzı açıldı aman Allah’ım! Oyum yok, buyum eksik, iki yakamı bir araya getiremiyorum. Ne gecem var ne gündüzüm aha ellerim çatlak çatlak! Perişanım perişan!” dedi, saydı döktü, ağladı. “Allahü teâlâ yardımcınız olsun...” dedim, istediklerini verdim çıktım. Saray adamlarına da kime neyi, ne kadar, niçin verdiğimi, açık adres yazarak kayıt altına aldırttım. Yanıma aldığım saraylılarla bütün şehirleri gezerek uygun gördüğüm kişilere daha doğrusu “Açım, susuzum, fakr-u zaruret içindeyim…” diyenlere zekâtları verdim, dağıttım ve isimlerini bir liste olarak dönüşte halifeye takdim ettim. Listeyi inceleyen halife: - Behlül sen hakikaten deliymişsin! Ne yaptığının farkında mısın? - Farkındayım Efendim! Adamların aha orada! Ne yaptıysam gördüler. Her şeye onlar da şahittirler. - Şahit........