Mitoloji, esâtîrü’l-evvelîn ve kıssalar

Hazreti İsa’dan bin yıl önce Homeros’la başlayan Yunan mitolojisi, bütün dünyayı etkilemiştir. Evet, artık kimse bu mitoslara inanmıyor ama modernize edilen mitoslar hayatımızın ta ortasındadır. Hızlı araçlara “Apollo” denmesi ve güzel kadın imajı olarak “Afrodit” kullanımı, bu tezi doğrulamaktadır. Bizde İslâmî ve Türkçe olmayan Yunan mitolojisi kaynaklı veyâ Lâtince isimler giderek şuursuzca kullanılmaktadır. Kıta Avrupası’nda modernize edilen mitoloji, sanat malzemesi oldu. Dünyânın çehresini iki büyük inkılâp değiştirdi: Birincisi İslâmiyetin doğuşu, ikincisi Türklerin İslâmiyeti kabûl edişidir. Bu iki büyük hâdise, bütün dengeleri ters yüz etmiştir. Hak dinlerin dışında dinlerin değişkenliği çok önemli bir olay değildir. Gerçi ilk insandan beri her devirde bir hak peygamber gelmiştir ama bunlara ulaşamayan veyâ kabûl etmeyenler de çok olmuştur. Genelde tabiat kaynaklı veyâ totemist, fetişist, animist olan dinler, nitelikli bir ibâdetten ziyâde sosyal davranışlar ya da ritüeller barındırır. Bu dinlerde, halkta bölünmeler veyâ kabulsüzlük söz konusu olmazdı. Bir kavim, oba veyâ federasyonlar her ferdiyle o dîne inanırlardı. Politeist (çok tanrılı) veyâ monoteist (tek tanrılı) de olsa inanç sistemlerinde ne teolojik ne de epistomolojik (bilgiye dayalı) bir temel vardı. Bütün topluluk bir meditasyon ve genelde ritimle belirsiz bir kavrama tapınırlardı. Monoteizm (kök tengricilik) inancında müeyyideler biraz daha netleşmeye başladı. Dînî müeyyideler yaptırımdan ziyâde törelerle de desteklenince kut’un da desteğiyle kurallar yanında caydırıcılık da netleşmeye başladı. Zâten kut’un sâhibi kağan olunca din artık mutlak uyulan bir sistem hâline geliyordu.

İLK PEYGAMBERLER VE İLETİŞİM

Hazreti Âdem’le birlikte her kavme gönderilen peygamberler her ferde emirler, yasaklar ve en mühimi de mükellefiyetler yüklüyordu. Bu dönemin en önemli mes’elesi devrin şartlarına ve mesâfelere dayalı haberleşme ve etkileşimdi. Belki de bu durumda teblîğ çok zor olduğu için her resûle yardımcı ve onların şerîatlerini yayacak nebîler gönderiliyordu. Peygamber gelse bile bu sisteme ulaşamayan toplumlarda profan anlayış (dinle alâkası olmayan) sistemler azalmaya başladı. İlâhî dinler dışında kalan toplumlarda ya agnostizm (bilinmezlik) veya animizm, natürizm (genelde geniş tabiat tanrıcılık) yayılıyordu. Burada en önemli konu insanların objektif yâni gördükleri bir objeye tapınma isteğidir. (Hazreti Mûsâ’ya rağmen “Altın buzağı” yapılması gibi…) Hristiyanlık bu sistemden hâlâ kendisini kurtaramamıştır. Kiliselerdeki resim, heykel ve istavroz, bunun en açık delîlidir. İslâmiyet’ten evvel fetişist Araplar da bu durumda idi. Agnostik, tanrısızlık anlayışı tam bir boşluktu. İnsanlar bir açıortayı bulamadıkları için geniş açı içindeki parsellerde tapınma şekilleriyle yönlerini belirliyorlar daha doğrusu belirleyemiyorlardı.

MİTOLOJİK UNSURLAR

Politeizm çok tanrılı bir din olsa bile objektif bir nesneden sübjektif bir varlığa geçişti ki bu önemli bir adımdı. Politeizmin en büyük zaafı da tanrıların iş bölümleri, kaprisleri ve birbirleriyle anlaşamamaları idi! Bu anlaşmazlık bâzen insanlarla veyâ insan tanrılarla da devâm ederdi. Bu inancın en masalsı anlatımı “mitoloji”dir. İlk çağların bu efsâneleri ileriki çağlarda bütün güzel sanâtleri -özellikle resim heykel ve edebiyat- etkilemiştir. Hint mitolojisi, Îran mitolojisi, Mısır mitolojisi ve Türk mitolojisi hepsi bu çağların hayâl ürünleri, destânî ve masalsı anlatımlar yâni sözlü ürünlerdir. Bununla birlikte sonradan yazıya aktarılan İlyada ve Odise destanları ve Truva Savaşlarıyla dünyâ literatürünü en çok etkileyen Homeros yapımlı Yunan mitolojisidir. Yunan mitolojisi koroların, dînî âyinlerin ve tiyatroların altyapısını hazırlamıştır. Kendileriyle savaşmak veyâ karşı koymak mümkün olmadığı için insanlar, mitolojik tanrılardan hep korkmuşlardır. Onların şerlerinden kurtulmak için devreye büyücüler, şamanlar, sihirbazlar ve değişik görevli tiplemeler girmiştir. Bu tipler dînî, sosyolojik ve psikolojik aracılardır. Bu tanrılara kurbanlar hem her hayvandan ve hattâ insanlardan bile olmuştur. Çoğu toplumlarda bu mitoslar tarihe mâl olduğu hâlde san’at zenginliği açısından artık teatral değerler manzûmesi hâline gelmiştir. Kıt’a Avrupası’nda........

© Türkiye