Savaşların en büyüğü mü geliyor?..

Geçenlerde ABD seçimleri öncesinde strateji ve diplomasi uzmanlarıyla bir araya geldim. Biliyorsunuz “diplomasinin bittiği yer harp” derler. Hatta Winston Churchill “jaw jaw is better than war war” diyerek perçinlemiştir bu sözü. Yani çene çalmak savaşmaktan iyidir. Ancak söz konusu uzmanlarla beraber yazacağımız makalenin başlığı üzerinde tartışırken kendimizi bir anda şurada bulduk: “İki büyük savaştan sonra, en büyüğünden önce dünyanın durumu...” Hem siyasi hem diplomatik hem demografik hem de ekonomik durumu tartışırken anladık ki, büyük savaş kaçınılmaz. Maalesef yaklaşan büyük savaş da şu ana kadar yaşananların en büyüğü olacak. ABD seçim sonuçları ve diğer parametreler sadece bunu geciktirecek ya da hızlandıracak. Meseleyi şimdi detaylandırayım. Geriye dönüp baktığımızda, belki de büyük bir savaş görmeden yaşadığımız upuzun bir dönemi geride bıraktık. Ancak bu dönemde iki dünya savaşında ölenlerden daha fazla insanı kaybettik. Yani büyük büyük değil, ufak ufak savaştık. Ancak daha fazla kan döküldü. Bazıları “büyük savaş olsa daha iyi” şeklinde pek de kabul edilmeyecek ifadeler kullanırken, daha önceki bir makalemde savaşların ekonomilere çare olmadığını detaylı şekilde anlatmıştım. Ancak, “Büyük Savaş” tartışmalarına elbette önce ekonomik sonra da muhtelif pençelerden ışık tutmaya çalışacağım. Aslında son yaşadığımız büyük savaş olan İkinci Dünya Savaşı, yalnızca askerî çatışmaların değil, aynı zamanda derin ekonomik problemlerin de bir sonucuydu. Savaşın ekonomik sebeplerini analiz etmek, günümüze kadar yaşanan toplumsal, siyasal ve ekonomik gelişmeler ışığında bir başka dünya savaşının çıkabilme olasılığını değerlendirmek için önemli. Sebeplere bir bakalım: - Versailles Antlaşması'nın ekonomik yükleri: I. Dünya Savaşı sonrası imzalanan Versailles Antlaşması, Almanya üzerindeki ağır tazminat yükümlülükleriyle sonuçlandı. Bu durum, Almanya'nın ekonomik çöküşüne ve toplumsal huzursuzluklara yol açtı. Hatta Ekonomist John Maynard Keynes, bu tazminatların ekonomik olarak Alman toplumunu nasıl zorlayacağını öngörerek, antlaşmanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunmuş. Ekonomiye devlet müdahalesinin önünü açmış diyebilirim. - Büyük Buhran: 1929'daki Büyük Buhran, dünya ekonomisini etkileyerek işsizlik oranlarını yükseltti, ticareti azalttı ve ülkeler arasındaki ilişkilerin gerilmesine neden oldu. Ekonomist Milton Friedman, bu dönemde devlet müdahalesinin artırılmasının gerekliliğini savunarak, piyasa travmalarının ekonomik istikrarsızlık oluşturabileceğini vurgulamış. Belki de ilk devlet kapitalizmi fikrinin önünü açmış. Böylece Keynes’ten bir adım daha fazla atmış. - Savaş Ekonomisi Merakı: Savaş öncesinde birçok ülke, militarizasyon ve yeniden silahlanma süreçlerine girdi. Bu durum, savaş ekonomisini canlandırdı. Savaş ekonomisi üzerine analizleriyle tanınan ekonomist Paul Krugman, savaşın........

© Türkiye