Filistin İslami Direniş Hareketinin (HAMAS) siyasi büro şefi İsmail Heniyye’nin, İran’ın yeni cumhurbaşkanının göreve başlama törenine katılmak için bulunduğu Tahran’da bir suikast sonucu katledilmesi Orta Doğu’da bir yıla yakındır devam eden sürekli tırmanmanın son aşaması oldu. Ama belli ki, sonuncu olmayacak. Nasıl, ne şekilde ve kim tarafından gerçekleştirildiğini hâlâ bilmediğimiz bu suikastın olağan şüphelisi İsrail. Daha önce de hem Filistin direnişinin önde gelen isimlerine hem de Lübnan Hizbullahının komuta kademesine defalarca saldırılar düzenleyen, İran topraklarına saldırmaktan geri durmayan Tel Aviv yönetiminin bu suikastı üstlenmesi ne HAMAS’ı ne de İranlıları şaşırtır. Fakat Heniyye’ye düzenlenen bombalı saldırıya dair henüz cevaplanmamış o kadar çok soru var ki, olağan şüpheli İsrail’in bu işin arkasındaki tek fail olduğunu hemen söyleyemiyoruz. Bu satırların yazıldığı sırada saldırının nasıl gerçekleştiği bile netlik kazanmamıştı. Heniyye insansız hava aracıyla mı, güdümlü roketle mi, dışarıdan atılan bombayla mı yoksa bazı Batılı basın organlarının iddia ettiği gibi kaldığı eve daha önceden yerleştirilen bir bombayla mı katledildi bilmiyoruz. Hizbullah lideri Nasrallah’a, güvenliğini sağlayamayacağı gerekçesiyle Tahran’daki tören için davetiye göndermeyen İran’ın Heniyye’ye, güvenliğini sağlama garantisi verip vermediğini de bilmiyoruz. Heniyye’yle birlikte tam olarak kaç kişinin hayatını kaybettiği ve bu kişilerin kimlikleri hakkında da çelişkili bilgiler mevcut. Ama bildiğimiz bir şey var. İran’ın en üst otoritesi dinî lider Ali Hamaney bu suikasta karşılık verileceğini ilan etti. Diğer yandan, kendi........