Abdülmecid Han’ın malum icraatı!

Selimiye Camii kubbe tezyinatı tartışmaları devam ederken Anadolu Ajansı restorasyonu yapacak ekiple görüşmüştü. Ajansa ekip başkanı Uğur Derman başta olmak üzere Sadettin Ökten ve bazı görevliler açıklamalarda bulunmuştu. Her biri kararlarının doğruluğunu ispata çalışmış, karşı tarafın ne söylediğini dikkate almamıştı. Buradaki açıklamalarda Ökten diğerlerinden ayrılmış ve çok talihsiz sözler sarf etmişti. Bunlar Sultan Abdülmecid Han ile alakalı idi. Kubbe tezyinatının tamamıyla değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Ökten maksadını ve haddini aşan şu cümleleri kuruyordu: “İslam Medeniyeti noktasından bakıldığında, bu tezyinatın teşekkürlerle tarihe intikal ettirilmesi, onun yerine bizim Sinan camilerinde gördüğümüz ve üstatlarınca malum olan bir tezyinatın yapılması icap eder. Çünkü belli ki bu tezyinat, Sultan Mecid zamanındaki sıkıntılı dönemlerde ortaya çıkan bir resimdir. Sultan Mecid’in tercüme-i hâli ve icraatı malumdur. Böyle bir dönem geçirmişiz. Selimiye’yi tarihî bir eser olarak 4. belki 5. safhada görürüz. Öncelikle bizim için orası Mescid-i Nebevi’nin Edirne’deki iz düşümüdür. Tevhidin ve sünnetin sembolüdür. Tevhide ve sünnete götürmeyen her türlü unsurun, oradan edepli şekilde kaldırılması icap eder.” Selimiye Camii’nin restorasyonunu tartışırken Ökten’in Abdülmecid Han ile ilgili beyanatına değinememiştik. Neymiş bu tezyinat, Sultan Mecid zamanındaki sıkıntılı dönemlerde ortaya çıkan bir resimmiş ve Sultan Mecid'in tercüme-i hâli ve icraatı malummuş! Buyurun o hadsiz sözler üzerinden Abdülmecid Han’ın şahsiyetine ve icraatlarına yoğunlaşalım. Oturdukları köşeden ahkam kesenler onu tanıdıkça utanırlar mı bilemeyiz fakat şurasını net olarak söyleyebiliriz ki her şahsiyet sahibi insan böyle bir durumda utanır! Mekke-i mükerreme’ye ve Medine-i münevvere’ye en büyük hizmeti veren padişah, Abdülmecid Han’dır. Haremeyn’de gerçekleştirmiş bulunduğu eserler saymakla bitirilemeyecek derecededir. Bu vaziyet aynı zamanda onun Peygamber Efendimize karşı duymuş olduğu sonsuz sevginin bir tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. Nitekim Abdülmecid Han son hastalığında, ayakta oturamıyor, hep yatıyordu. Yalnız, mühim şeyler okunup irade-i şahane alınıyordu. Sıradaki bir yazı için, Medine halkının bir dilekçesi okunacak denildi. O anda heyecanlanarak: “Durun, okumayın, beni oturtun”, buyurdu. Arkasına yastık konup, oturtuldu. Ardından: “Onlar, Resûlullah Efendimizin komşularıdır. O mübarek insanların dilekçesini yatarak dinlemekten hayâ ederim. Ne istiyorlarsa, hemen yapınız! Fakat okuyunuz da, kulaklarım bereketlensin!” buyurdu. Ertesi gün de vefat etti. Sultan Abdülmecid Han, Peygamber efendimizin ve Eshâbının makamlarına, evlatlarının yaşadığı topraklara hizmet götürmekte her türlü fedakârlığı gösterdi. Öyle ki Mekke ve Medine’deki birçok yapı son şeklini onun döneminde alacaktır...

Haremeyn’in hizmetkârı!

Abdülmecid Han, 1839’da tahta çıktıktan kısa bir süre sonra Haremeyn’de imar faaliyetlerine başladı. 1842’de Kâbe’nin içi elden geçirildi. Eskiyen mermerlerin yenileri döşendi. 1852’de Hacerü’l-esved,........

© Türkiye