Hayatta ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlıdır. İhtiyaç; alınacaklar listesi… Kaynak ise ücret yani maaş… İhtiyaçların fiyatı genelde önden gider, maaşlar geriden gelir. Bu sebeple ihtiyaçlar ister istemez önem derecesine göre bir sıraya konur. Zamanı gelince alınır. Hele ki bir ekonomide son dönemde fiyatlardaki artış hızı da yüksek ise o zaman birçok ihtiyaç bir şekilde öne çekilmeye de çalışılır. Hangi şekilde? Kredi kullanarak. Hatta böyle dönemlerde “ihtiyaç fazlası” da devreye girer. Tabloya güncel rakamlarla bakalım; -Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen hafta yaptığı açıklamada mevduat oranlarının yüzde 50’yi aştığını söylemişti. -TCMB tarafından açıklanan son raporda; 1 Mart haftası itibarıyla bankaların 1-3 ay vade için uyguladıkları mevduat faiz oranının yüzde 53,30 ile son 22 yılın en yüksek seviyelerine ulaştığı görüldü. -Bankacılık sektörünün toplam mevduatı sadece 1 Mart ile biten haftada 18,3 milyar lira azalmış. Yani zirvedeki faiz oranına rağmen, mevduat geriliyor. -1 Aralık ile biten haftada bankaların verdiği kredi toplam kredi miktarı 10,88 trilyon TL iken; 1 Mart ile biten haftada bu rakam 12,36 trilyon TL’ye kadar yükselmiş. Sadece son haftada talep edilen kredi; 160,34 milyar TL… Peki faiz yükseldikçe tüketim neden artıyor? Birincisi; pandemi sonrasında enflasyonun da hızlı yükseldiği dönemde vatandaş, ihtiyaç duyduğu ama fiyatı kaçan bir şeyleri yakalayamadı. Bunları alabilmek için fırsat bekliyordu. İkincisi; maaşlarda yaşanan artış, piyasada dengelenme ve bulunabilirliğin sağlanmasıyla birlikte kaçırılan ya da alınamayanlar, (satışlarda rekor kıran otomobil örneğinde de olduğu gibi) şimdi........