Bugünün 30 Ağustos ruhu ne olmalı?
30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 103. yıl dönümünü kutladık. Türkler, büyük taarruz ile Anadolu'da kalıcı olduğunu dünyaya ilan etti. Tarih dediğimiz şey sadece kronolojik bir sıralama değildir. Tarih, milletlerin hafızasıdır. Hafızası silinen bir millet, kimliğini kaybeder. İşte bu yüzden 30 Ağustos, bizim için yalnızca bir askerî zaferin değil; kimliğimizin, irademizin ve istiklal ruhumuzun sembolüdür. O gün, Anadolu’nun bağrında imanla yoğrulmuş bir millet, bütün imkânsızlıklara rağmen ayağa kalktı. Açlık vardı, yoksulluk vardı, cephanemiz sınırlıydı. Ama imanımız sınırsızdı. Çünkü biz bu toprakları sadece bir arazi parçası olarak görmedik. Bizim için Anadolu, ezanların göğe yükseldiği, bayrağımızın nazlı nazlı dalgalandığı, şehit kanıyla yoğrulmuş mukaddes bir emanetti. 30 Ağustos’un büyüklüğü, sadece askerî bir dehanın neticesi olmasında değil; aynı zamanda bir milletin yeniden doğuşunun işareti olmasındadır. O gün, millet olarak dünyaya bir kez daha ilan ettik: “Biz buradayız ve ebediyen burada kalacağız!” Bugün 30 Ağustos’u anarken sadece bir askerî zaferi değil, aynı zamanda bizi biz yapan değerleri de hatırlamak zorundayız. Şunu unutmamalıyız ki, eğer milletimizin imanını, ahlakını, aile yapısını, millî-manevi değerlerini zayıflatırsak; en büyük ordulara sahip olsak dahi geleceğimizi garanti altına alamayız. Çünkü zafer yalnızca tankla, topla kazanılmaz. Zafer; yüreğini imanla doldurmuş, vatanını mukaddes bilen, şehadeti düğün sevinci gibi gören bir milletin eseridir. İşte 30 Ağustos bize bunu hatırlatır. Bugün, gençlerimizin bu ruhla yetişmesi için........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Rachel Marsden
Daniel Orenstein
John Nosta