Nasîhat verene ve bütün Müslümanlara hüsn-i zan etmek, iyi karşılamak lâzımdır. Sözlerini, mümkün olduğu kadar iyiye yormalıdır. İslâmiyet ve sağlığımız -8- Müslümanın hayırlı ve sâlih olduğuna inanmak, ibâdet olur. Bir Müslümana sû-i zan ederek ona inanmamak, kötü huylu olmayı gösterir. İşitilen sözü, anlamaya çalışmalı, anlayamadığını sormalıdır. Söz sâhibine hemen sû-i zan etmemelidir. Şeytânın kalbe getirdiği vesveselerden en çok başardığı, sû-i zan vesvesesidir. Sû-i zan etmek harâmdır. Bir sözden iyi manâ çıkarmaya imkân bulunamazsa, bunun hatâ ile, yanlışlıkla veya unutarak söylenebileceği düşünülmelidir. Bir fakîr, bir zenginden bir şey isteyip, zengin vermeyince, her ikisi de gadaba gelebilir. Bir işle meşgûl olana, düşünceli olana, üzüntülü olana, sıkıntıda olana bir şey söylemek, bir şey sormak, onu gadaba getirmeye sebep olabilir. Çocuğun ağlaması, bağırması, hayvanın bağırması da böyledir. Böyle gadaba gelmek çok çirkindir.........