Yaşlanan Türkiye gölgede kalan sorumluluklar |
Dr. Mustafa Öztürk Türkiye'nin nüfusu süratle yaşlanıyor. Ancak yaşlıların oranı büyüdükçe sorumluluklar da çoğalıyor. Yaşlılığa hazırlık, geleceğe yatırımdır. Bu yüzden “Yaşlı Dostu Türkiye” vizyonuyla uzun vadeli politikalar oluşturulmalıdır. Emekli maaşları hayat maliyetine endekslenmeli, yaşlılık onurlu bir hayatı garanti etmelidir. Mobil sağlık ekipleri, evde bakım hizmetleri ve gönüllü destek sistemleri güçlendirilmelidir. İslam kültüründe yaşlılar hem dua hem de hikmet kaynağıdır. Ancak modernleşme süreci, bu değerleri hızla aşındırıyor. “Hizmet” mefhumu yerini “bakım hizmeti satın alma” anlayışına bırakıyor. Fakat manevi boyutu eksik bir bakım, yaşlıyı sadece bedeniyle var sayıyor. Türkiye’de yaşlıların sayısı artıyor ama kıymeti azalıyor. TÜİK’in 2024 verilerine göre, Türkiye'de 65 yaş ve üzeri nüfus, beş yılda yüzde 20,7 artarak 9,1 milyona ulaştı. Başka bir ifadeyle ülkemizde artık neredeyse her 10 kişiden biri yaşlı. Bu artış yalnızca bir istatistik değil; toplumun ruh hâlini, değer yargılarını ve geleceğe bakışını şekillendiren derin bir dönüşüm.
YAŞLILIK SADECE BİR YAŞ DEĞİL, BİR GÖSTERGE
Yaşlanan nüfus; sadece sağlık hizmetlerini değil, aile yapısını, ekonomik sürdürülebilirliği, inanç değerlerini ve sosyal dayanışma kültürünü derinden etkiliyor. Bugün yaşlılara nasıl davrandığımız, aslında yarının toplumsal vicdanının provasını yapıyor.
SESSİZCE GELEN BÜYÜK DÖNÜŞÜM
Türkiye, sessiz ama geri dönülmez bir eşikte. Artık mesele sadece daha fazla yaşlıya nasıl bakacağımız değil; toplumsal değerleri nasıl koruyacağımız, insan onurunu nasıl yaşatacağımız meselesidir. Bugün yaşlılarımızla kurduğumuz bağ; sadece bir aile ilişkisi değil, aynı zamanda toplumsal bütünlüğümüzün, kültürel hafızamızın ve inanç sistemimizin imtihanıdır. O bağı koruyamazsak; sadece yaşlılarımızı değil, insanlığımızı da kaybederiz.
AVRUPA YAŞLANDI, TÜRKİYE HIZLA YAKLAŞIYOR
Avrupa’da yaşlanan nüfusun getirdiği riskler çok önceden görülerek sosyal güvenlik sistemleri yeniden yapılandırıldı. Almanya’dan İtalya’ya kadar birçok ülke, yaşlı fertleri hayatın içinde tutacak politikalar geliştirdi: Yaşlı dostu şehirler, kuşaklar arası projeler, evde bakım hizmetleri ve aktif yaşlanma programları. Türkiye ise benzer bir demografik yola girerken hâlâ günü kurtaran çözümlerle ilerliyor. Eğer bugünden adım atılmazsa, hem ekonomik yük artacak hem de sosyal çöküş kaçınılmaz olacak. 2024 itibarıyla Avrupa Birliği nüfusunun !,6'sı 65 yaş ve üzeri olarak hesaplanıyor. Euro Bölgesi’nde 2024 yılında 65 yaş ve üzeri oran !,90’a yükselmiş durumda. Avrupa’da medyan yaş 2024’te 44,7’ye çıkmış durumda; yani nüfusun yarısı 44,7 yaşın üzerinde. İtalya’da 65 nüfus oranı $ gibi yaygın değerlerle dikkat çekiyor. Avrupa çok önceden “yaşlanan topluma nasıl ayak uydurulur” sorusunu çözmeye başlamış durumda. Altyapılar, sosyal politikalar, emeklilik sistemleri, şehir düzenlemeleri ve bakım modelleri yıllar içinde dönüşürken; Türkiye hâlâ bu dönüşüme ayak uydurmaya çalışıyor.
TÜRKİYE GERÇEKLERİ
TÜİK verilerine göre, 2019’da 7 milyon 550 bin 727 kişi olan 65 yaş ve üzeri nüfus, 2024’te ,7 artarak 9 milyon 112 bin 298 kişiye yükseldi. Aynı dönemde yaşlıların nüfus içindeki oranı %9,1’den ,6’ya çıktı. Türkiye’de 2024 yılında yaşlı bağımlılık oranı (çalışma çağındaki her 100 kişiye düşen 65 kişi sayısı) ,5 olarak bildiriliyor. 2024’te Türkiye’nin toplam yaş bağımlılık oranı (çocuk yaşlılarla) F,48 seviyesine ulaştı.
YAŞLI ENGELLİLER: İKİ KAT KIRILGANLIK
Yaşlılık tek başına bile baş edilmesi zor bir süreçken, buna bir de fiziki veya zihinsel engellilik eklendiğinde, hayat iki kat zorlaşıyor. Türkiye’de engelli yaşlıların sayısı her yıl artıyor ama........