Bozulan sadece gıdalar değil! Evde yemek bitti, tehlike başladı!
Prof. Dr. Burak Gönültaş
Devlet tarafından ifşa edilmelerine rağmen üretiminde hile ve tağşişe devam eden işletmelerin varlığı, meselenin yalnızca hukuki yaptırımlarla çözülebilecek bir problem olmadığını gösteriyor. Cezalar var, ifşa edilmek caydırıcı olmalı; öyleyse problem nerede?
Türkiye’de yaşanan tağşiş olayları ve dışarıda yedikleri gıdalardan zehirlenen insanların durumları hepimizin malumu. Bazı uzmanların bu tür olayları “gıda terörü” olarak nitelendirmesi boşuna değil; zira bu vakalar hem insanların sağlığını tehdit ediyor hem de toplumun gıdaya duyduğu güveni köklü biçimde sarsıyor. Dahası, devlet tarafından ifşa edilmelerine rağmen üretiminde hile ve tağşişe devam eden işletmelerin varlığı, meselenin yalnızca hukuki yaptırımlarla çözülebilecek bir problem olmadığını gösteriyor. Cezalar var, ifşa edilmek caydırıcı olmalı; öyleyse problem nerede?
Aslında zehirlenme vakaları ve tağşiş olayları daha geniş bir sosyal bozulmanın yüzeye vuran belirtileri olarak karşımıza çıkıyor. Son yıllarda insanların yeme içme davranışlarında belirgin bir değişim yaşanıyor. Artan reklamlar, yükselen paket servis trendi ve hızla çoğalan yeme-içme işletmeleri, toplumdaki talep dönüşümünün açık göstergeleri. Peki, bu dönüşümü besleyen sosyal değişim nedir?
SOFRA KÜLTÜRÜ ZAYIFLADI
Yeme içme, yalnızca fizyolojik bir ihtiyaç değil; aynı zamanda kültürel kodlarla, sosyalleşme pratikleriyle ve belli ahlaki davranış biçimleriyle iç içe geçmiş bir eylemdir. Oysa modernleşme süreci, aile ve akrabalık ilişkilerinin çözülmesi, insanların gündelik hayat ritminin hızlanması ve bireyselleşmenin artması gibi faktörlerle bu alanı da derinden etkilemiştir. Evde yemek pişirme ve ailece sofraya oturma kültürü zayıflamış; yemek, bir toplumsal bağ kurma vasıtası olmaktan çıkarak hızlıca tüketilen........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel