Ahmed Bican ve Freud’un insan tasavvuru: Batı psikanalizi mi Doğu hikmeti mi? |
Dr. Mehmet Yavuz
Freud’dan beş asır önce, 15. yüzyıl Gelibolu’sunda bir sûfi hekim yaşıyordu. Şeyh Ahmed Bican hazretleri... “Envarü’l Aşıkın” ve “Acaibü’l Mahlukat” gibi eserlerinde insanı; ruh, akıl, nefs ve kalp bütünlüğü içinde ele aldı. Onun tıbbı yalnızca bedenin değil, kalbin de ilmi idi. “Kalp bozulursa, bütün beden karanlığa düşer” sözüyle, bugün “psikosomatik” denilen ilişkiyi asırlar önceden sezmişti.
İnsanı çözmek, çağların en eski merakı… Kimine göre ruhun gizemidir, kimine göre beynin kimyası. Tarih boyunca filozoflar, hekimler ve mistikler aynı sorunun etrafında döndü: “İnsanı insan yapan şey nedir?”
Modern psikiyatri, insan zihnini çözmek için 19. asırda Freud’la yeni bir sayfa açtı. Ancak bundan tam beş asır önce Gelibolu’da yaşayan bir bilge Şeyh Ahmed Bican, ruhun, nefsin ve kalbin derin ilişkisini çözümlemişti. Fark şu: Freud’un insanı çatışan dürtülerden ibaretti; Bican’ın insanı ise Hak tealaya yönelen bir bütünlüktü.
FREUD: BİLİNCİN ALTINDAKİ FIRTINA
19. yüzyılın sonlarında Viyana’da bir hekim, insan ruhunun görünmeyen katmanlarını keşfetmeye girişti. Aslında nöroloji uzmanı olan Sigmund Freud, insan davranışlarını bastırılmış arzular, bilinçaltı çatışmalar ve çocukluk tecrübeleriyle açıklamaya çalıştı. Ona göre ruhsal rahatsızlıklar, bilinçaltında bastırılmış duyguların dışavurumuydu. İnsanı anlamak için, bu derinlikte saklanan "gölge"yi çözmek gerekiyordu.
Freud, tıbbı, laboratuvardan çıkarıp insanın iç dünyasına taşıdı. Ancak o iç dünya, maneviyattan çok travmayla doluydu. Özetle ruhun değil, bilincin anatomisini çizdi.
AHMED BİCAN: KALP HEKİMLİĞİ VE HİKMETİN DİLİ
Freud’dan beş asır önce, 15. yüzyıl Gelibolu’sunda bir sûfi hekim yaşıyordu. Şeyh Ahmed Bican hazretleri... Kendisi Hacı Bayram Veli hazretlerinin halifelerinden olan Akbıyık Sultan hazretlerinin talebesiydi. “Envarü’l Aşıkın” ve “Acaibü’l Mahlukat” gibi eserlerinde insanı; ruh, akıl, nefs ve kalp bütünlüğü içinde ele aldı. Onun tıbbı yalnızca bedenin değil, kalbin de ilmi idi. “Kalp bozulursa, bütün beden karanlığa düşer” sözüyle, bugün “psikosomatik” denilen ilişkiyi asırlar önceden sezmişti.
Ahmed Bican, hastalığı sadece organlarda değil, insanın manevi dengesinde aramıştı. Zira ona göre ruh bulanırsa, beden sinyaller verir; kalp susarsa, zihin karmaşaya düşer.
NEFS Mİ İD Mİ? AYNI HAKİKATİN İKİ YÜZÜ
Freud insanın iç dünyasını üçe ayırdı: İd (dürtüler), ego (benlik), süperego (vicdan).
Ahmed Bican ise aynı yapıyı bambaşka bir dille anlatır: Nefs, akıl ve kalp. Biri bilinçaltını anlatır, diğeri insanın manevi anatomisini.
Freud’un “iç çatışma” dediğine, Bican “nefs mücadelesi” der. Ama ikisi de bilir ki, insanın huzuru bu savaşın sonucuna bağlıdır.
Freud: İnsan davranışını bilinçaltı dürtüleri yönetir. Terapi, bastırılmış duyguları bilince çıkarmaktır. Amaç: İç çatışmayı çözmektir.
Ahmed Bican: İnsan davranışını nefs, akıl ve kalp dengesi yönetir. Terapi, nefsin terbiyesiyle kalbin arınmasıdır. Amaç: Ruhu dengeye, kalbi huzura erdirmektir.
Freud, insanın karanlık yanını keşfetmek istedi; Bican ise insanın ışığını ortaya çıkarmak.
Biri insanı analiz etti, diğeri insanı inşa etti.
MODERN NÖROPSİKİYATRİNİN KURUCUSU FREUD DEĞİL, AHMET BİCAN’DIR
Modern nöropsikiyatri, bugün “zihin-beden etkileşimi”, “duygusal regülasyon”, “nöroplastisite” gibi kavramlarla insanın yeniden şekillenebilir bir varlık olduğunu söylüyor. Ahmed Bican ise bu hakikati beş asır önce şu cümleyle özetlemişti:
“Nefs, taş değildir; terbiye edilirse altın olur". (İslam mutasavvıfları, nefsin terbiye edilmesini, "nefsin itminana kavuşması" olarak tanımlamışlar ve bunun, "bir mürşidin terbiyesi ile mümkün olacağını" bildirmişlerdir. Bu terbiyenin metodunu ise "ilim, amel, ihlas" dairesinde gelişmek olarak ifade etmişlerdir.)
Freud’un teorisi, davranışı çözmeye çalıştı; Bican’ın hikmeti, insanı dönüştürmeye ve geliştirmeye. Biri çatışmayı anlamaya yöneldi, diğeri huzurun formülünü verdi. Biri zihni anlamanın bilimi, diğeri ruhu olgunlaştırmanın yoluydu.
Freud’un yönteminde insan yalnızdır; Bican’ın yolunda ise insan, Rabbine dönerek kendini........