İfade özgürlüğü ve ifadenin kendisi |
Yıllar önce, Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesiyken, bir ifade özgürlüğü problemi yaşandı. Bu duruma bir ortak bildiriyle itiraz etme isteği ve iradesi ortaya çıktı. Bildiri bana da ulaştı. İmza vermek niyetindeydim ama bildiriyi gördükten sonra bundan vazgeçtim. Sebep, bildiride başı ifade özgürlüğünden dolayı derde girmekte olan kişinin veya grubun fikirlerinin aynısının yansıtılmasıydı. Bildiriye imza koymak aynı fikirlerin şahsım tarafından da savunulduğu anlamına gelecekti. Durumu ilgilenen arkadaşlara söyledim ama bir şey değişmedi. Bildiri o hâliyle ve elbette benim imzam olmadan yayınlandı...
İfade özgürlüğünün savunulmasına ilişkin vahim bir problem var ve ne yazık ki çoğu insan problemin farkına bile varmıyor. İfade özgürlüğünü kullandığı için başı derde giren, hakkında hukuki soruşturma açılan, gözaltına alınan, tutuklanan, yargılanan, ceza alan kişilerle ilgili olarak bu kişilerin ifade özgürlüğünü savunma adına öyle şeyler söyleniyor ve yapılıyor ki, kişilerin haklı olduğu ve doğru fikirleri savunduğu yolunda kanaatler oluşuyor. Oysa, yapılması veya olması gereken, kişilerin fikirlerini ve kanaatlerini değil onları ifade etme özgürlüklerini savunmak.
Bu hatalı yaklaşımda, ifade özgürlüğü mağduriyeti yaşayanlar, sicilleri ve geçmişleri ne kadar bozuk olursa........