Kültür sofralarda buluşuyor

Yemeğin tarihi ve tarihî yemek kavramları, yalnızca ne yendiğini değil, yemek üzerinden kimlik, kültür ve toplumla kurulan derin anlamları ortaya koyar. Sofralar bir ihtiyaçtan öte, insanın kendini ifade ettiği, kültürü taşıdığı ve tabiatı kültüre dönüştürdüğü bir varoluş alanıdır.

Yemeğin tarihi, bir yemeğin geçmişine, kökenine, tarihsel gelişimine odaklanır. Yani; bu yemeğin tarihi nedir? Ne zamandan beri var? Hangi kültürden çıkmıştır? Tarihî yemek ise bir yemeğin kendisi tarihî mi? Kısaca geçmişten günümüze ulaşmış, geleneksel veya nostaljik bir yemek mi anlamına gelir. Aslında kafa karıştıran ancak anlam derinliği olan bir soru: Yemeğin tarihi mi, tarihî yemek mi? Bu sorudan hareketle, yemeğin tarihine kültürel bir bakış geliştirmeye çalışacağız.

Kim pişirdi? Neden pişirdi? Nerede ve ne zaman ortaya çıktı? Hangi yöntemlerle hazırlandı?
Aynı zamanda tarihî yemekleri, bugüne kalan reçeteleri, yaşayan mutfak geleneklerini ve diğer taraftan yemeğin tarihine felsefi açıdan bakma çabamız da olacak. Böylece yalnızca “ne yenildiğini” değil, “neden ve nasıl yenildiğini” de anlamaya çalışacağız.

Çünkü yemek, sadece biyolojik bir ihtiyaç değil. Aynı zamanda; kimlik, kültür, topluluk ve düşünce biçimiyle iç içe geçmiş varoluşsal bir deneyimdir. Sofralarda kimi zaman bir hatıra, bir tercih ya da bir ahlak meselesi; kimi zaman bir direniş biçimi, bir sevda ya da bir yas olarak karşımıza çıkar.

Sofralar bir aradalık mı yoksa sınır mı? Günümüzde mutfaklarda sınırlar kalkmış gibi görünse de korkarım pek de öyle değil. Aslında alışkanlıklar, gelenekler aynı zamanda sınırlarımızdır. Diğer taraftan sofralar buluşturan, birleştirici hem de ayırt edici alanlardır. “Kiminle yemek yediğimiz, ne zaman yediğimiz, neyi yediğimiz” bunların hepsi bir etik, estetik ve politik tercihler içerir. Yemek kimi zaman “biz”i, kimi zaman “onlar”ı tanımlar. Helal/haram, yerli/yabancı, geleneksel/modern gibi ayrımlar çarpıcı tespitlerdir.

Ateşi bulan insan, yalnızca çiği pişirmedi, anlam da yükledi. İşte o anlamı bugün biz Çorum’da, Tokat’ta, Gaziantep’te, Floransa’da ya da Kyoto’da sofralarda görmeye devam ediyoruz. Özetle yemek bir etik meseledir. Ne yediğimiz, kimi dışarıda bıraktığımızı da gösterir. Helal mi haram mı? Geleneksel mi modern mi? Yerel mi ithal mi? Doğal mı yapay mı?........

© Türkiye