menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

RUH SAĞLIĞIMIZ MI KALDI

8 12
16.10.2025

Dünya Sağlık Örgütü ne iyi etmiş de Dünya Ruh Sağlığı Günü ilan etmiş.

Birleşmiş Milletler de toplantılar yapıp her ayın bir gününü herhangi bir gün olarak ilan etmemiş mi!

İyi de bir günü ilan etmek yetmiyor,hatta çözümlerini de sayıp döküyor…Bu yetiyor mu peki,içinde bulunduğumuz koşullarda ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız…

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 1948 yılında yaptığı tanımda sağlık; sadece bedensel değil, ruhsal ve sosyal yönden de tam bir iyilik hali olarak belirtilmektedir.DSÖ klasik tanımında ruh sağlığına önem verilmeye başlanmıştır.

Geçmişte ruh sağlığı tıbbın dışında bir alan, ruh sağlığı sorunları ise gerçekte var olmayan durumlar olarak algılanmıştır.

Her dengesi bozulanı deli olarak damgalamak en kolay yol omadı mı!Toplumun dışına itmedik mi bu tür insanları,halbuki en çok onların yardıma ihtiyacı var.

Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu tarafından 1992 yılından itibaren 10 Ekim, Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak belirlenerek kutlanmaya başlanmıştır.

Prof Dr Figen Çulha Ateşci“sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik hali”der.

Bedensel sağlığın yanında ruhsal sağlığımıza da önem vermeliyiz.10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı günü,ruh sağlığının ve ruh hastalarının toplumda farkındalığını arttırmak amacıyla kutlanmaktadır.

Hiç düşündünüz mü,ruh sağlığımızı nasıl koruyacağız?

Her yıl farklı bir temayla kutlanır Dünya Ruh Sağlığı Günü Örneğin“İşyerinde Ruh Sağlığı”İş yerindeki stresi,aşırı iş yükünü,mobbing uygulamalarını depresyonu düşünün.

Çoğumuza iş yerinde mobing uyhulanmıştır,kaçımız bunu yetkililere duyurabildik!İşimizden olma korkusu yetmiyormuş gibi,bir de toplum baskısı,kim bize inanacak” kancık köpek kuyruk sallamazsa,erkek köpek peşinden gitmez”gibi sözlerimiz varken…

Ayrıca utanmak denen bir duygumuz var,o yetmiyormuş gibi evliysek yuvamızın dağılması korkusu…

İşimiz gelir kaynağımız,bir yandan ihtiyaçlarımız için para kazanmak zorundayız ama iş para kazanmakla bitmiyor.İş yerindeki insanlarla sosyal ilişkiler kuruyoruz ve sadece kendimiz için değil,bir yandan da topluma katkıda bulunuyoruz.

İşyerinde ruh sağlığımızı bozan kötü, sert, emeğine takdir etmeyen, adaletsiz, kişisel ihtiyaçlara ilgisiz yaklaşımların son derece yıkıcı olabildiği bilinmektedir.

Bu durum çalışanın ruhsal sağlık sorunları,çalışanın devamsızlığına, üretkenliğinin düşmesine ve maliyetin artmasına neden olmaktadır.Örneğin Avrupa’da iş sebepli depresyonun yıllık maliyetinin 617 milyar Euro civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Üretkenliğin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi için çalışanların ruh sağlığına önem verilmeli. İnsan sadece bedensel olarak hastalanmaz.Çalışanın ruh sağlığını korumak için uygun çalışma ortamları yaratılmalı, çalışanların iş ve sosyal dengesini destekleyen, geliştiren program ve uygulamalar olmalıdır.Ancak bu şekilde İş yaşamındaki ruhsal sorunlar çözülüp verimlilik artırılabilir.Ruhsal sorunlar erken dönemde fark edilirse tedavisi de kolaylıkla sağlanabilir.

Bunun için de işverenin ahlaklı ve vicdanlı olması ve o da “çalma kimsenin kapısını parmak ile,birgün çalarlar kapını tokmak ile”sözünü hatırlayıp,annesine,kızına,karısına böyle birşey yapılınca nasıl düşüneceğini hatırlaması gerekir.

Gençlerin ruh sağlığını korumak,güçlendirilmesi,bu konuda farkındalık yaratmak, gençlerin dayanıklılığını arttırmak ve önlenebilir ruhsal hastalıkların önlenmesi hedeflenmektedir.

Bu konuda en büyük darbeyi gençler yiyor.Özellikle ülkemizde,ülkenin iyi yönetileme yişinden okula beslen me bile götüremiyor,bir simit alamıyor,yaşıtları özel okula gidiyor, onun okulunda........

© Turkish Forum