Siyasallaşan Türkiye’nin Hava Savunması: |
Sefa Yürükel
Modern devletlerde hava savunması, yalnızca askerî bir kapasite değil; aynı zamanda kurumsal rasyonalite, liyakat temelli yönetim ve siyasal akıldan bağımsız karar alma yeteneğinin somut göstergesidir. Hava sahasının korunması, erken uyarı sistemlerinden komuta‑kontrol zincirine kadar yüksek düzeyde teknik, kurumsal ve insan kaynağı uyumu gerektirir. Bu nedenle hava savunmasındaki her zaaf, sadece askerî değil, aynı zamanda yönetsel ve siyasal bir soruna işaret eder.
Türkiye’de son yıllarda savunma sanayii alanında geliştirilen teknolojiler, özellikle insansız hava araçları üzerinden güçlü bir başarı anlatısı üretmiştir. Ancak bu anlatının sahadaki güvenlik pratiğiyle ne ölçüde örtüştüğü, art arda yaşanan kazalar, kayıplar ve saldırılar sonrasında daha yoğun biçimde tartışılmaya başlanmıştır. Bu durum, propaganda ile fiilî güvenlik kapasitesi arasındaki farkı görünür kılmıştır.
SİYASALLAŞMA VE LİYAKAT EROZYONU
Hava savunması gibi yüksek uzmanlık gerektiren alanlarda liyakat, deneyim ve kurumsal süreklilik hayati öneme sahiptir. Ancak Türkiye’de son yıllarda askerî bürokrasi üzerinde artan siyasal etki, komuta zincirinin işleyişini doğrudan etkilemiştir. Atama, terfi ve görevden alma süreçlerinde mesleki yeterlilikten ziyade siyasal uyumun belirleyici olduğu yönündeki yaygın kanaat, kurumsal motivasyonu zayıflatmıştır.
Bu durum, sadece personel kalitesini değil, karar alma hızını ve kriz yönetimini de etkilemektedir. Hava savunmasında saniyelerle ölçülen karar süreçleri, siyasal onay mekanizmalarına bağımlı hâle geldikçe sistemin etkinliği düşmektedir. Liyakatli subay kadrolarının inisiyatif alanı daralmış, teknik uzmanlık siyasal hiyerarşinin gerisine itilmiştir.
Özetle ortaya çıkan yapı, kurumsal akıldan ziyade kişisel sadakatle ayakta durmaya çalışan, hata toleransı düşük ve kırılgan bir savunma mimarisidir.
TEKNOLOJİK GÖSTERİ İLE OPERASYONEL GERÇEKLİK ARASINDAKİ UÇURUM
Türkiye’nin savunma söylemi büyük ölçüde yerli üretim İHA ve SİHA’lar üzerinden şekillenmektedir. Bu platformlar, taktik düzeyde önemli kabiliyetler sunmakla birlikte, hava savunmasının yalnızca küçük bir parçasını temsil eder. Radar kapsaması, entegre hava resmi, elektronik harp, erken uyarı ve komuta‑kontrol sistemleri olmadan bu araçlar stratejik güvenlik sağlamaz.
Son dönemde kamuoyuna yansıyan bazı İHA kayıpları ve düşüş vakaları, bu sistemlerin sahadaki kırılganlığını gündeme........