Çöken Batı Emperyalist Sisteminde Konumlanma Sorunu: |
Sefa Yürükel
Batı merkezli emperyalist sistem, tarihsel işlevini tamamlamıştır. Kapitalist üretim ilişkileri küresel ölçekte tıkanmış, finansallaşma ve borç mekanizmaları sistemin asli dayanağı haline gelmiştir. Batı artık üretim, refah ve istikrar yaratamamaktadır. Küresel düzen kurma kapasitesi fiilen ortadan kalkmıştır.
Batı’nın evrensel değerler iddiası geçerliliğini yitirmiştir. Demokrasi, insan hakları ve hukuk söylemleri, askeri müdahaleleri ve ekonomik yaptırımları meşrulaştırmak için kullanılmaktadır. Bu kavramlar ilke değil araçtır. Batı’nın normatif üstünlüğü fiilen sona ermiştir.
Buna rağmen bazı devletler çöken bu yapıya eklemlenme çabasını sürdürmektedir. Bu yönelim rasyonel değildir. Güç kaybeden bir merkeze bağlanmak istikrar üretmez, bağımlılığı derinleştirir. Batı sistemi içinde yer almak ilerleme değil gerileme anlamına gelmektedir.
Türkiye’nin dış politikada Batı merkezli konumlanması bu gerçeğe rağmen sürdürülmektedir. Bu tercih tarihsel deneyimlerle, coğrafi gerçeklerle ve ekonomik çıkarlarla çelişmektedir. Türkiye, Batı sisteminde hiçbir zaman eşit bir aktör olarak kabul edilmemiştir ve edilmeyecektir.
İran, Çin ve Rusya karşıtlığı bu çarpık konumlanmanın doğrudan sonucudur. Bu karşıtlıkların nesnel, bilimsel veya zorunlu bir temeli yoktur. Batı emperyalist söylemi, Türkiye’nin dış politika reflekslerini belirler hale gelmiştir.
BATI EMPERYALİST SİSTEMİN YAPISAL ÇÖKÜŞÜ
Batı emperyalizmi sömürgecilik, sermaye birikimi ve askeri zor üzerine inşa edilmiştir. Bu yapı uzun süre çevre ülkelerin kaynaklarını merkeze aktararak varlığını sürdürmüştür. Ancak bu mekanizma artık işlememektedir.
Sanayi üretimi Batı’dan Asya’ya kaymıştır. ABD ve Avrupa Birliği üretici değil tüketici ve borçlu ekonomilere dönüşmüştür. Küresel değer zincirleri Batı lehine çalışmamaktadır. Bu durum yapısal bir çöküştür.
Askeri güç, sistemin son dayanağı haline gelmiştir. Irak, Afganistan, Libya ve Suriye müdahaleleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu müdahaleler istikrar değil yıkım üretmiştir. Batı askeri olarak da çözüm üretememektedir.
Uluslararası hukuk Batı tarafından selektif biçimde uygulanmaktadır. Aynı fiiller bazı devletler için “meşru”, bazıları için “suç” sayılmaktadır. Hukuk ilke olmaktan çıkmış, güç ilişkilerine tabi hale gelmiştir.
Batı emperyalist sistemi sürdürülebilir değildir. Ekonomik, siyasal ve ahlaki meşruiyetini kaybetmiştir. Bu sistemin geleceği yoktur.
TÜRKİYE’NİN BATI MERKEZLİ BAĞIMLILIK İLİŞKİSİ
Türkiye’nin 1938’den sonraki modernleşme süreci Batı’ya bağımlı bir model üzerinden şekillenmiştir. Bu süreç kalkınma değil bağımlılık üretmiştir. Siyasal, askeri ve ekonomik alanlarda dışa bağımlılık kurumsallaşmıştır.
NATO üyeliği ve Batı güvenlik mimarisi Türkiye’nin stratejik özerkliğini........