Eyvah ki eyvah!

Şairin biri “Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım /Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.” diyor ya…

Diğer bir şair “Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim...” diyor ya…

Toplumda yaşanan olayları, sosyal çürümeleri her gördüğümde bu şiirler direkt aklıma geliyor ve yazılarımda sık sık kullanıyorum. Toplumda kimsenin inkâr edemeyeceği derecede sosyal bir çürüme var. Fakat herkesin farkında olduğu bu çürüme asla durmuyor. Aksine gün geçtikçe daha çok artıyor. Sosyal çürüme her yanda, her yerde felaket bir halde engellemez boyuta ulaştı. Bu yaşananları kimi meşrulaştırmakta kimi ise normalleştirmekte pay sahibi… Kimi gözünü kısıyor, kimi de kulağını kapatıyor. Herkesin bünyesini kaplamış bir duyarsızlık söz konusu… Yöneten, yönetilen herkesi kapsıyor bu hal… Hepimizin hali “İlk taşı günahsız olan atsın” muhataplığında… Kimse sosyal çürümenin sebeplerini engellemek, müsebbiplerini cezalandırmak gibi kararlı bir duruşa sahip değil. Toplumun şartlandırıldığı bir yanlış olarak ahlak anlayışı sadece cinsellik üzerine… Oysa ahlak ve ahlaksızlık, çok geniş bir kavramdır. Yalan söylemek, kul hakkı yemek, hırsızlık yapmak, rüşvet almak, emanete ihanet etmek, kurumun gücüyle iş takibi ve komisyonculuk yapmak,........

© Türkgün