Milli Eğitim

Fiziksel sağlığımızı doktorlarımıza borçlu olduğumuz kadar, ruhsal sağlığımızı da öğretmenlerimize borçluyuz. Toplumu yetiştiren, eğiten, öğreten ve gelecek nesilleri hazırlayan öğretmenlerimize olan borcumuzu sadece şükran ifadeleriyle ya da yılın bir gününe hapsedilmiş göstermelik kutlamalarla geçiştiremeyiz.

Öğretmenlerin sorunlarının yanında eğitim sistemindeki sorun ve açmazları çözmeye sıranın gelmediği, gelse de her iktidarın yoğurt yiyişindeki farklılıkların getirdiği değişikliler nesiller arasında makasın açılmasına ve eğitim sisteminin sorun yumağına dönmesine neden oldu.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan 7 Haziran’da “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” Tanıtım Programı’nda yaptığı konuşmada önemli sorunlara dikkat çekti. Ezbere dayalı eğitimden, milli eğitime siyaset üstü yaklaşılması gerektiğinden bahsetti. Maarif modelinin çağın şatlarını yakalayan, sorgulamayı ve araştırmayı teşvik eden bir müfredata sahip olduğunu vurguladı.

Eğitim sistemimizi ve içeriğini belli bir rotaya oturtmakta maalesef geç kaldık. Ertelediğimiz her gün, gelecekten daha fazla uzaklaştık. Mesela hiç düşündük mü neden ezberci bir eğitime sahip olduğumuzu? Sınav sisteminin ve sadece geçer not almanın bundaki payını… Ya da eğitim sistemine neden siyasi kaygılarla bakıldığını? Bu sorun sadece günümüzün mü yoksa geçmişten beri gelen vesayetin bir neticesi mi? Milli mücadele döneminde mezun veremeyen liselerle başlayan süreç her darbe döneminde eğitimli kesimin tırpanlanmasıyla devam etti. Topraklarımızı ele geçiremeyen iç ve dış düşman, eğitim sistemimize göz dikti. Yani eğitim anlamında belimiz bir türlü doğrulmadı. 15 Temmuz hain ve kanlı darbe girişiminden sonra da ilk defa esaslı........

© Türkgün