Dünden Bugüne Türklerde Milli Anayasa Hazırlık Çalışmaları
Bilindiği üzere Cumhur İttifakı’nın paydaşı olan Milliyetçi Hareket Partisi, uzun süredir Türk ve Türkiye Yüzyılı için yeni Anayasa hazırlama çalışmalarını sürdürmektedir. MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Sn. Feti YILDIZ, Türkiye’nin milli kimliğini, coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini güvence altına alacak güçlü bir anayasal çerçevenin oluşturulmasının artık ertelenemeyeceğini, yeni infaz yasası ve anayasa ihtiyacına dikkat çekerek bu konuda kamuoyunda büyük bir uzlaşı olduğunu belirtmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi, oluşturulacak yeni Anayasa’yla ilgili; üniter devletten geriye dönüşün imkânsız olduğu, Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilemezliği, Türklüğe ve Türkçeye eş koşulması taleplerinin hükümsüzlüğü, Milletimizin egemenliğine halel getirilmesinin asla mümkün olmadığını defalarca dile getirmektedir.
Bu kapsamda oluşturulacak yeni Anayasa hakkında çeşitli muhalif çevreler Cumhur İttifakı’na ve bu ittifakın öznelerine karşı karalama kampanyasını bir an olsun bırakmamışlardır. Bu nedenle bu yazımızda oluşturulacak yeni Anayasa’nın dayandığı temelleri, neden böyle bir Anayasa’ya ihtiyaç duyulduğu ve özelliklerini açıklamaya çalışacağız. Buna geçmeden önce Yeni Anayasa ile uzun yıllar sonra oluşturulan Osmanlı Devleti’nin Medeni Kanunu “Mecelle” arasında hazırlık çalışmaları açısından benzerlikleri ve değişmeyen bazı ilkeleri ortaya koymaya çalışacağız.
Mecelle’nin çıkış zamanına bakıldığında; Tanzimat Dönemi olarak adlandırılan bu dönem, Osmanlı Devleti’nin birçok Islahata öncülük ettiği, değişim ve dönüşümlerin yaşandığı kilit bir zaman aralığını ifade etmektedir. Bunun nedeni, bir yandan Batı’daki yeniliklerin örnek alınması bir yandan kendi milli kültürümüz ve geleneğimizden ayrılmama gayretleri içerisinde verilen uğraşlar aslında yeni düzene geçişin ayak sesleri olmuştur.
Bu dönemde, güç saraydan bürokrasiye doğru bir geçiş yaşamış ve Tanzimat Dönemi de bu olgu üzerinden temellendirilmiştir. Nitekim bu döneme öncülük eden Değerli kalemlerden biri de Hukukçu Ahmet Cevdet Paşa’dır. Ahmet Cevdet Paşa’yı bu dönemin diğer önde gelen isimlerinden ayıran nokta; Osmanlı Devleti’nin geçirdiği zor zamanları bahane göstererek kurtuluşu direkt Batı’ya teslim olma gibi bir yanlışta görmemesidir.
Bilindiği üzere Milli Mücadele yıllarında da kurtuluşu kendi içimizde yani Türk Milleti’nde aramak yerine Avrupa Devletleri’yle birlik olanlar vardı. Aynı durum her dönemde düşük veya ileri seviyelerde devam etmiştir. Tanzimat Dönemi’nde de Batı’yı örnek alan bir çözüm arayışının ileri derecede olmasının önüne geçen isim Ahmet Cevdet Paşa’dır. Avrupa’nın genelinde başlayan kanunlaştırma hareketlerini yakından takip eden ve sıranın Osmanlı Devleti’ne geldiğini bilen Paşa, önceden hazırlıklara başlayarak bu konuya ayrı bir ehemmiyet göstermiştir. Bunun nedeni bir Milletin tarihini, kültürünü, o milleti........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein