menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Adam gibi adamlar ve ötekiler: İnsanlığın iki yüzü

8 0
10.10.2025

​Değerli okurlar;

Aptalların, liyakatsizlerin, cahillerin ya da zenginlerin muktedirliğinde süren bir yaşamda, sıkıntılarla dolu labirentten nasıl çıkılabilir?

​İdeal olan meritokrasinin, yani liyakatlilerin yönetiminin yerini, ne yazık ki kleptokrasi (hırsızların), plütokrasi (zenginlerin), kakistokrasi (en kötülerin) ve idiokrasi (cahillerin) aldığı sistemler görüyoruz. Çürümenin de çilenin de hiç bitmediği ama biçim değiştirdiği bu sistemleri düşününce, hata ya bu sistemlerde ya da yönetenlerde olmalı...

Sistemler hakkında çok yazdık, çizdik. Şimdi sıra, bu sistemleri oluşturan ve sürdüren insanoğluna, yani bize geldi.

​Günümüzde;
Dostu düşmandan, gerçeği yalandan ayırmak gerçekten zor hatta insan mı yoksa yapay zekânın kölesi miyiz belirsizken gerek toplumları ve gerekse az gelişmiş ülkelerin idareci profilleri nasıldır diye sorgulamak önemlidir diye düşünüyorum.

​İdareci olmak: evde, işte, ya da devlette ne menem şeydir? diyerek insanlığın iki yüzünü, yani “adam gibi adamları” ve “ötekileri” anlamaya çalışalım.

​“Adam gibi adamlar” dediklerimiz, vicdanın, dürüstlüğün, merhametin timsali olanlar., "Ötekiler” ise etrafımızı kuşatan, kendi çıkarını her şeyin üstünde tutan, vurdumduymaz, riyakâr, hırsız vs. olanlar.

​Dünya, adeta iki kutup arasında: aydınlık ile karanlık, vicdan ile hırs, merhamet ile bencillik kıskacında varlığını sürdürmüyor mu?

​Elbette, düşünen bir canlı olarak bir şirketin ya da bir ülkenin idaresini yüklenebiliriz ve bu doğal bir sonuçtur. Ama bu görevi yerine getirmeye ehil, güvenilir, vicdan sahibi birisi miyiz?

​Yani adam gibi adam mı, yoksa dış kapının dış mandalı olsak da mühim değil mi?

​"Adam gibi adam” derken, elbette cinsiyetten bağımsız bir duruştan, bir karakter tanımından söz ediyoruz. Tarihin her döneminde bir ışık gibi parlayan; sözünü tutan, elini taşın altına koyan, bir canlıya zarar vermektense kendi konforundan vazgeçen, vicdan diploması taşıyan gerçek insanlardır ve bu insanların yaşam döngüsü, tüketim değil uyum üzerinedir: doğayla barışık, insanla dayanışma içinde olan, geleceğe borç değil umut bırakan...

Onları böyle yapan ya bilgeliktir, ya sevgidir ya da öğrenilmiş derslerdir. Ama hepsinin ortak bir noktası, bir iç pusulası var: Empati.

​Bir çocuğun gözyaşını, bir ormanın çığlığını,
bir hayvanın sessiz feryadını da duyabilen kalplere sahip bu kişilerin bize verdikleri mesaj açıktır: "İnsanlık, birbirine ve dünyaya bağlı olduğunda anlamlıdır."

​Gelelim "Ötekiler” dediğimiz, insanlığın gölgesinde dolaşan, empatisiz, doyumsuz, bencil ruhlara... Öyle ki, cahillik, bencillik, riyakârlık, vurdumduymazlık vs. hepsi bu gölgenin farklı tonları olarak aramızda yaşıyor. Hatta, modern dünyanın bunları ödüllendirdiğini de görüyoruz, okuyoruz.
​Deyim yerindeyse iki koyunu bile güdemeyecekler tarafından iflas eden şirketler de var; Afrika'da, Orta Doğu'da hâlâ cahillerin, aptalların, kötülerin, hırsızların, bir avuç zenginin idaresinde olan ülkeler de...

​Anlatmaya çalıştığım, her şeyin insanda düğümleniyor olması: iyi ya da kötü, hırlı ya da hırsız, aptal ya da abdal...

​Adam gibi adamların özü de sözü de belli, başka bir şeye gerek yok... İşinde de, ülke idaresinde de yararlı olacaktır, halkı da mutlu...

​Ama ötekiler n'olacak? Bu insanlara ne yaparsak hayatımıza bir nizam ve intizam gelir?
​Mesela, bir fantezi olarak düşünelim ve “Dijital vicdan çipleri” takmak çözüm olabilir mi, hatta her çip bir kusura odaklansa, kusuru çok olana ikincisi de indirimli olsa, bir değişim, bir dönüşüm olur mu? Ne düşünüyorsunuz?

​İsterseniz birlikte bakalım....
​A'dan Z'ye çip kataloğumuz bir hiciv, mesele çip takmak değil, vicdanları uyandırmak. Yani her “çip”, bir içsel dönüşüm çağrısı yapsın: eleştirel düşünme, paylaşma, merak, empati, mütevazılık, sorumluluk gibi...

​İşte o DijiÇip'lerimiz;

​A Tipi Çip: Aptallığı bloke edici
"Cahil, bilmediğini bilmeyen kişidir." – Yunus Emre
En önemli çiplerden, yanlış bilgiye inanıldığında beyne uyarı göndersin: “Hey! Kaynağını kontrol et!” diye. Eleştirel düşünür ve belki bir gün "Bu doğru mu?" diye sorabilir, hatta sosyal medyada her haberi paylaşmak yerine, kendi kendine "Ne, nasıl, nerede, niçin, kim?" diye düşünebilir de...

​B Tipi Çip: Bencilliği dengeleyici
"Veren el, alan elden üstündür." – Hz. Ali
Paylaşmayı bilmeyenlere dayanışma ruhu kazandırabilir miyiz........

© Toplumsal