Anayasa halkın kılıcıdır, iktidarın kalkanı değil!


Patrick Henry’nin o unutulmaz sözü, anayasanın gerçek amacını özetler: “Anayasa iktidarların halkı kısıtlama aracı değildir, tam tersine, hayatlarımıza ve yönelimlerimize hükmetmesinler diye, halkın iktidarları kısıtlaması için kullanılacak bir araçtır.” Peki, bugün dünyaya baktığımızda bu ilke ne kadar hayatta? Gerçekler bazı yerlerde umut verici, bazı yerlerde ise ürkütücü.

Tarih, gücün kontrolsüz kaldığında nasıl yozlaştığınısayısız kez kanıtlamıştır. Amerikan Devrimi’nin ardından yazılan ABD Anayasası, bu yüzden kuşkuculuk üzerine kuruldu. Thomas Jefferson’ın dediği gibi: “Hükümete güvenmek, bebekleri çocuk bakıcısına teslim etmek gibidir—denetlenmezse, sonu kötü biter.” Nitekim Amerikan sisteminde denge ve denetim mekanizmaları (checks and balances), iktidarın tek elde toplanmasını engellemek için tasarlandı. Yüksek Mahkeme’nin Brown v. Board of Education (1954) kararıyla okullarda ırk ayrımcılığını yasaklaması, anayasanın halkı nasıl koruyabileceğinin parlak bir örneğidir.

Ancak bu kılıcın iki ucu da keskindir. Mahkemenin Roe v. Wade (1973) kararıyla ülke çapında tanıdığı kürtaj hakkını, 2022'de Dobbs v. Jackson kararıyla geri alması, anayasal güvencelerin dahi kalıcı olmadığını ve siyasi rüzgârlarla kolayca erozyona........

© Tigris Haber