DİLİN SUSSUN, HATIRALARIN KONUŞSUN ÇANAKKALE!
Mehtap deresinden tek başına bir orduya bedel bir Teğmen Mehmet Selim geçer. Sabah namazıyla beraber takımını bir süngü savaşına kaldırır. Talihsiz bir kurşun benzin bidonlarına isabet eder, aynı anda Selim Teğmen tutuşur. Fakat kararmaz cesedi; ışıl ışıldır. O dem güneş ağlar. Daha kimler, daha kimler... Birer birer değil, yiğitler bölük bölük, alay alay şehit, namusu, inançları ve Çanakkale'nin altın toprakları uğruna düşer, kara toprağın inançlı bağrına. Sisli bir nisan sabahı 57. Alay komutanı araziye yayılmış beyazlıklar görür ve takım komutanına beyaz görüntüleri sorar. Takım komutanı, sabahleyin düşmana hücum emrini almış 57. Alay'ın, Rab'lerinin huzuruna temiz çıkmak için çamaşırlarını yıkadıklarını söyler. “Bu süt beyazlıklar, yiğitlerimizin ak niyetleridir,” der. Ertesi gün bütün alay, Hakk'a pervaz eder. Gökyüzünde bulut bulut uçup çığlık atan kuşlar ağlar.
3. Tabur'da bir kınalı er, tabur komutanı Sabri Beyin dikkatini çeker. Kınanın sebebini sorar, Yozgatlı Hasan mahcup olur, boynunu büker. Hemen annesine yazar; "Kardeşlerimin başına kına yakma anacığım, mahcup oldum, zabit efendi sorduğunda." Ana mektubunda cevap verir:........
© Terme Bilgi Gazetesi
visit website