Sevgili okurlarım, bu iktidarın büyük bir başarıyla yaptığı yönetim, “devlet yönetimi” değil “algı yönetimi”dir.
Üstelik bunu hem tarihsel hem de güncel gerçekler üzerinden yapmakta; hem güncel gerçekleri hem de tarihsel gerçekleri saptırmaktadır.
***
Saptırılan güncel gerçeklerin başında, mevcut siyasal sistemimizin “İleri Demokrasi” olduğu algısı var:
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yetkilerinin bile tek bir kişi tarafından kullanıldığı, ülkenin yasalar yerine kararnamelerle yönetildiği, kuvvetler ayrımının yok edildiği ve özellikle yargının, yürütmenin (yani Cumhurbaşkanı’nın) emrine verildiği “Şahsım Devleti” rejiminin “İleri Demokrasi” olduğu iddiası, sürekli olarak iç ve dış kamuoyuna pompalanıyor.
Oysa kendilerinin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye garip bir isim koydukları, birçok siyaset bilimcinin “Neo Patrimonyal Sultanizm” dedikleri, birtakım yazarların “İslamoFaşizm” diye andıkları, benim “Şahsım Devleti” diye adlandırdığım bugünkü rejimin Klasik Demokratik Rejim ile pek alakası yoktur.
***
Tarihsel algı yönetimi konusundaki pek çok saptırmalarından sadece ikisi ise Abdülhamit ve Vahdettin konularında çok net olarak görülür:
Osmanlı’nın bir buçuk milyon kilometrekare toprağını kaybeden, Düyunu Umumiye ile imparatorluğun iflasını ilan eden ve müstebit bir........