Email: [email protected]
Twitter: @demetce
Gezi tutukluları iki yılı geride bırakırken, Gazze’de katliamlar sürerken, ABD’de üniversiteler ayağa kalkmışken… Bir durup uzak ve yakın geçmişe bakmak gerekmiyor mu? Bir durup göğsümüzün sol yanını yoklamamız, yastığa huzursuzca koyduğumuz başımızı önümüze koyup düşünmemiz gerekmiyor mu?
İki yıl! İki koca yıl! Dile kolay 730 gün, 17.420 saat, 1.051.200 dakika… 63 milyondan fazla saniye! İki yıl dile kolay da altmış üç milyon yetmiş iki bin saniye akla zor!
Tayfun Kahraman’ın kızı Vera’nın babasız geçirdiği iki yıl…
Çekilmemiş belgeselin ‘niyet suçlusu’ Çiğdem Mater…
Bulunamayan bir ihbarcının, kanıtlanamayan iddiasıyla tutuklanan Mine Özerden…
Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen Hatay halkından neredeyse bir yıldır esirgenen TİP Milletvekili Can Atalay…
Birkaç plastik sandalye ve sandviçle hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs eden(!) Osman Kavala kaç yıldır, kaç saniyedir içeride?
Telafisi mümkün olmayan tahribatlar; tutuklulardan, tutukluların yakınlarından, toplumdan, adaletten çalınanlar… Hiçbirini yerine geri koymak mümkün olmayacak. Vera’dan her gece çalınan baba öpücüklerini kim geri verecek? Kim? Verilebilecek mi?
Gezi dünyadaki en şık halk hareketidir. Bir şahsiyet ayaklanmasıdır. Hareketin 11. yıldönümü yaklaşırken, kurmaca dairelerinin tüm karalama çabalarına rağmen bu hakikat değişmeyecektir.
***
Prof. Yuval Noah Harari’nin Haaretz’teki makalesini okudum. Netanyahu Hükümeti’nin, İsrail’in varlığını tehlikeye........