Yeni yılı, yeni yılları göremeyecek çocuklara!.. |
Diğer
06 Aralık 2025
Berk İvacık
Zehirlenerek, yanarak, ezilerek, parçalanarak, şiddet kurbanı olarak, bir ekmek, bir harçlık, bir okul parası peşinde çalışırken ne çok çocuk kaybediyoruz. Mesela Berk, en son: 15 yaşında, MESEM yani Mesleki Eğitim Merkezi öğrencisi. Yani zorunlu çıraklık. Devlet zoruyla çocuk işçilik. Bir süredir kayıpmış. Evdeki tüfeği alıp gitmiş. Geriye mektubu kalmış: “Yaşama isteğim kalmadı. Allah’a emanet olun!” Çünkü devlete emanet olmanın da bir “sonu” var!
1999, Şubat başıymış. 2026’ya göre 27 yıl önce, diyelim. Kendi çocuklarım küçücük o zaman. Milliyet’te “Dumanı paylaşmak” diye bir yazı yazmışım. Yazının yanında Barış Manço: “Barış’ı uğurluyoruz” Milliyet genel yayın yönetmeniyken, aynı okuldan da Barış Abim olan Manço’dan her hafta sonu “Çocuk sayfası” yapmasını rica etmiştim. Cumaları akşama doğru gelir, neredeyse sabaha kadar gazete binasında çalışır, hazırlardı. Öyle ne çok “çocuk gecesi”nde eşlik etmişimdir, çocukların çok sevdiği şarkıların yüreğine.
Bunları, bir okurum o gazete kupürünü gönderince yeniden hatırladım. Sağda “Barış’ı uğurluyoruz” solda dokuz ölümlü bir yoksul yangının yedi çocuğuna dair yazı. Yazıda, aynı gazetede çalıştığımız, çok sevdiğim Ahmet Tulgar’a da atıf yapmışım. Hayat ne garip… O çocuklar yok, Barış Abi yok, epeydir Ahmet de yok artık.
Epey eski bir yazı ama onu kaybettiğimiz, kaybetmekten usanmadığımız çocukları anarak buraya iliştiriyorum. Çok eski gelirse, okumayın tabii. Çok yeni gibiyse de, ne acı! Zaten yazının ilk paragrafında da “Aklımdan çıkmayanı bir kez daha paylaşmaya çalışmanın bir mahzuru yoktur umarım!” demişim. Bir mahzuru yoktur umarım!
Dumanı paylaşmak…
Aklımdan çıkmayan, bir odada dokuz kişinin ölümü. Bir odada dokuz kişinin yaşamı ve ölümü.
Yaşamlarıyla hiç de “ilginç” olamayanların, ölümleriyle, pek yoğun gündemimiz........© T24