Diğer
14 Mayıs 2024
"Filistin meselesinin serbestçe konuşulmasını istiyorum. Gazze'de olanların bilinmesini istiyorum. Kimse bizim adımıza da soykırım yapamaz."
Böyle düşünen, ifade edebilen, üniversitedeki protestocu öğrencileri polise karşı korumak isteyen profesör kadın aynı polis tarafından yerlerde sürüklendi. "Cezai izinsiz giriş"le suçlanarak önce üniversiteye girişi, sonra okulun kararıyla "sadece kampüsteki bazı alanlara girişi" yasaklandı.
Dortmuth Üniversitesi profesörü. Annelise Orleck bir Arap değil, Müslüman ya da Hristiyan değil; inancını veya inançsızlığını bilemem ama doğuştan Yahudi. Amerikalı, Brooklynli bir Yahudi.
Protestolar ve kendisine uygulanan şiddetle ilgili bazı sözlerine "iktidar medyası"nda da rastlamış olabilirsiniz. Belki de hiç görmediniz, duymadınız.
Buna geleceğim.
Bir insanın, ırkı, milliyeti, "soydaşları"na ait bir konuda, hakkaniyet ve adaletten, vicdan ve insanlıktan yana tavır alabilmesi için, aklının ve kalbinin ciddi yol kat etmesi gerekiyor.
"Etnik-dini" kimliğin ötesine geçerek; hakikat yanında, hak ve özgürlükler için, ama herkes için, ille de ezilenler için saf tutabilmesi, konuşabilmesi, yazabilmesi, harekete geçebilmesi, vazgeçmemesi öyle mümkün.
Prof. Orleck de, belki ailesinin, belki çok kültürlü Brooklyn'in, belki eğitiminin, dünyaya bakışının ama ille de hepsiyle harmanlanan kişiliğinin neticesinde "İsrail zulmüne karşı protestolar"ın safında.
Ne ezberlere, ırk ve din şablonlarına, ne "başıma ne gelir"lere teslim olmuş; ne evinde, okul odasında, ne "masumiyet müzesi"nde kalmış.
Kirli, kanlı bir dünyada, ne İsrail otoritesine, ne ABD otoritesine, ne üniversite otoritesine teslim etmiş ruhunu.
Almış aklını, kalbini; dışarı çıkmış!
65 yaşında mı gelmiş bunlar aklına? Bakın o da mümkün. İnsan fark edebilir, öğrenebilir, değişebilir, değiştirmek için uğraşabilir her yaşta.
Lakin "Orleck" ve benzerleri bir yolculukla bugünümüze geliyorlar.
İki önemli bölümde dekanlık yapmış bir tarihçi olarak işçi sınıfına, kadın işçi sorunlarına, siyahlara, bilhassa siyah kadınlara, annelere, onların mücadelelerine, yoksulluğa, toplumsal cinsiyet eşitliğine, ABD'li Yahudi kadın aktivistlere dair ilgisi, bilgisi, araştırmaları, yazdıkları, anlattıklarıyla yolculuğu sürdüregelmiş.
Özeti şu: Sadece kendin gibi olanların, "kendinden" sayılanların dünyasında yaşayıp her şeye oradan bakmamak; tam tersine, oradaki sorunları, onlar tarafından ezilenleri, onların haksızlıklarını da görmek, anlamak, anlatmak.
Bulunduğunuz bir kimlik veya saftan belki bazen seçmece yazılmış tarihi veya insanları "koşulsuz takdir" ediyor olabilirsiniz.
Kritik eşik şu: Sadece bulunduğunuz saftan, kimlikten, ülkeden, devletten bakarak mı? Kendi tarihinizin, kendi devletinizin, kendi "etnik-milli-dini"........© T24