menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Nefret ve şiddet bitmeden, nereye Payidar nereye!

34 22
17.05.2025

Diğer

17 Mayıs 2025

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Nureddin Yıldız protestosu

Bir zamanlar öğrenciydim. Annemle oturduğumuz ev de yakındı. Ama genellikle okula gitmek yerine, ters yöne, kalbimle, hayallerimle, emeğimle deli gibi çalıştığım Demiryolu İşçi Sendikası’na giderdim. Yenikapı’ya.

Boğaziçi Üniversitesi’nin orada, başörtülü ve başörtüsüz polislere sormak isterdim: Uğruna öğrencileri hırpaladığınız, gözaltına aldığınız şahsın, esas “siz kadınlar”ın dövülmesi üzerine aklınca fetvasından haberiniz var mı, diye. Kendinizin, çocuğunuzun, kardeşinizin, bir gün belki torununuzun bu zihniyete maruz kalması içinize siner miydi? Ya da onun da şu üniversitede ya da herhangi bir üniversitede de olsa, iyi bir öğrenimle, şu gençler gibi “hayatta bir şeyler başarmasını” mı isterdiniz?

Erkek polislere de sormak isterdim: Uğruna öğrencileri hırpaladığınız, gözaltına aldığınız şahsın, anneniz, eşiniz, ablanız, kız kardeşiniz ya da kız çocuğunuz üzerine aklınca fetvalarından haberiniz var mı, diye. Onların bir gün bu zihniyetin tahakkümüne maruz kalması içinize siner miydi? Kıyabilir miydiniz kendinizden olanlara?

Bu “sıradan empati” soruları, elbette şahsi muhakemeye, vicdana davet olurdu ama esasında şu düzene dair. Kendinle hesaplaşma kadar, “emir kulu” olarak veya “o fırsatla gönüllü nefret” kusmak yerine, uzantısı olduğun, olman istenen hoyratlık ve dayatmaların kaynağına dair.

Çünkü, “barış” diyen, onca yıldır en “olmaz” deneni denemeye soyunmuş bir düzenin şiddeti, hoyratlığı, nefreti, dayatmaları bitmiyor aslında. Neden? Çünkü bir amaç gibi görünen “barış” bile araçsallaşmış. Dün dündü, bugün bugün;........

© T24