Yasalar yaşatmak içindir, öldürmek için değil

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

26 Mayıs 2024

Geçtiğimiz hafta hükümetin sokak hayvanlarına yönelik çözüm diye sahipsiz hayvanların 30 gün içinde sahiplenilmemesi durumunda "uyutulmalarına" (yani enjeksiyonla öldürülmesine) ilişkin yasal düzenleme hazırlığı tartışma yarattı. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, tasarıyla ilgili "Adı üstünde taslak. Bununla ilgili toplumda birbirine zıt talepler var. Üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki hafta veya daha sonraki hafta Meclis'e gelmesi planlanıyor. Çalışma devam ediyor, henüz tamamlanmış değil." dediyse de sağlıklı hayvanların sahiplenilmediği gerekçesiyle "uyutulabilmesi"nin (açık Türkçe ile yazarsak "öldürülmeleri") düşünülebilmesi bile üzerinde ciddi biçimde durulması gereken bir durum.

Dünya tarihine sokak köpekleri sorununa karşı en acımasız biçimde 1910'da gerçekleşen Hayırsızada katliamı ile geçen bir kültürün yönetici torunlarından, yine dünya çapında kötü bir insan hakları karnesine sahip olmaları ile anılmaları yetmiyormuş gibi sokak hayvanlarına yönelik benzer insanlık dışı bir yaklaşım göstermeleri çok da şaşırtmadı. İstanbul halkı Hayırsızada'dan gelen köpek çığlıklarını unutmadı daha...

Dünyanın gördüğü en acımasız, kendi türü dahil her türe gözü kapalı kötülük, eziyet, işkence yapabilen ve hatta öldüren tek canlı insandır. COVID-19 döneminde eve kapanmalarla gerçekleşen, insanlar açısından bir anlamda dünya çapında atılan geri adım, tüm hayvanlara bir soluk gibi gelmişti, değil mi? Şimdi onun mu acısını çıkarıyoruz?

Hayvanlar konuşamıyor ya da bizim gibi düşünemiyor olabilirler, ama onlar duyarlı yaratıklardır. Ne mi duyarlılık? Duyarlılık, acı, sıkıntı, ızdırap ve zevk gibi duygulara sahip olma kapasitesidir. Duyarlılık tartışmaları bazen karmaşık biliş ve öz bilinç gibi diğer konuları da içerse de bu konular, hangi hayvanların bakım ya da kötü muameleden en çok etkilendiğini belirlemek için önemli olanlar değil. Üstelik bu yeni bir yaklaşım da değil. Ahlak filozofu Jeremy Bentham, 235 yıl önce, 1789'da hayvanlar hakkında şöyle demiştir: "Soru, 'Akıl yürütebilirler mi?' ya da 'Konuşabilirler mi?' değil, 'Acı çekebilirler mi?' olmalıdır." Şimdi yeni yasanın taslakçıları hayvanları acı çekmemesi için "uyuttuklarını" söyleyecek. Benzer tartışmalar idam cezasının infaz şeklinin akıl almaz bir biçimde tartışıldığı günleri hatırlatıyor bana, enjeksiyonla idamın daha "insani" olduğu yolundaki savunmaları.

Dünya, hayvanlar için duyarlılığı acı çekme ve diğer duygulara sahip olma kapasitesi olarak tanımlayan yaklaşımı her geçen gün daha fazla benimsemekte iken, 30 günde sahiplenilmeyen sağlıklı bir sokak hayvanının katline ferman çıkaran anlayışı bu dünyada nereye koyacağız?

Bir şekilde Hayvanları Koruma Kanunu'nun olması, yasada "Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir." diyorsa da, yasada belirtildiği gibi bütün hayvanların eşit doğduğunun ve bu yasa hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahip olduklarının hayata geçirilmesine ne yazık ki yetmiyor. Bütün güvenlik kamera görüntülerine karşın, Eros'u ve ona 6 dakika boyunca işkence ederek katleden İbrahim Keloğlan'ı ve onu serbest bırakan yargıyı da unutmadık, bir de avukatının kedinin sahipsiz olduğu için sonuçta kimsenin zarar görmediğini söyleyerek savunma yapmasını...

Değişik açılardan sorun olarak kabul edilen şeylere çözüm için yapılacak yaklaşımlara bilimsel ve özellikle risk yaklaşımı çerçevesinde varılması gerekir. Buzdağı ile uğraşacaksınız, tepesini tıraşlamanınız sorunu çözmeyecektir. Sorunlarla ilgili yapılacak yaklaşımların belirlenmesinde kullanılabilecek farklı bilimsel yöntemler var, hepsi sonuçta sorunun temel nedenlerine odaklanılması gerektiğini söylüyor. En basit deyişle cevaplar tükenene dek "peki ama neden?" diye sorarız. Bu bilimsel literatürde 5-niçin diye bilinir. Bu yöntemde verilecek her bir cevap, bir sonra sorulacak soruyu oluşturur. Yani bu anlamda ilk sorulacak soru "Neden bu kadar çok sokak hayvanı var?" ise,........

© T24