Kalp gerçek ya da gerçek kalpazanlığı
Diğer
21 Aralık 2025
Son zamanlarda yapay zekâyla üretilen ve ilk etapta ilgi çekici görünen içerikler salgın halinde sanal dünyaya hâkim oldu. İsteyen Ronaldo veya Messi ile özçekim yapıyor, isteyen Freud ile kadeh tokuşturuyor, isteyen Tolstoy’la yürüyüş yapıyor, isteyen bebekleri konuşturup komik şeyler söyletiyor. Bazıları mizah amaçlı üretilmiş, bazıları ilgi çeksin, şaşırtsın diye hazırlanmış bu içeriklere bakınca artık biraz becerisi olan herkesin hayal edebildiği her görüntüyü üretebileceği anlaşılıyor.
Doğrusu, bunlar ilk ortaya çıktıklarında yeni ve farklı bir imkanla karşılaşmanın hoşnutluğuyla izlediğimiz içeriklerdi. Ama kısa sürede insanda bir bıkkınlık, bir “bu kadarı yeter” hissi uyandırmaya başladılar. Yine de mizah ya da eğlence amaçlı olarak hazırlanmış, kurmaca olduğu belli ya da belirtilmiş içeriklere olsa olsa niteliklerinin yeterliliği bakımından bir söz söyleme hakkımız olabilir. Öte yandan kurmaca olduğu, imal edildiği belirtilmeyen ve ilk anda anlaşılmayan, böyle olduğu sonradan açığa çıkan içerikler de var. Gerçek görünen bu yapay görsellere karşı bir duygusal cevabımız olmuşsa; bunlara, doğal ve hakiki imişler gibi duygusal yatırım yapmışsak bir kandırılmışlık hissine kapılıyoruz.
Böylesi içerikleri, beğeneceğim bir gerçeği imal ediyor olsalar bile rahatsız edici buluyorum. Sanal dünya zaten gerçeğe uygun, doğru bilgi edinmek bakımından son derece tehlikeli bir yer iken açıkça kurmaca/üretim olduğu belirtilmemiş, aksine bakanı yanıltmayı hedefleyen böylesi içerikler, kalp para basmak türünden bir sahtekarlığa benziyor.
Post-truth (hakikat-sonrası; çıkarcı doğruluk) çağı denilen son on yılın özelliği, gerçeğin, gerçek olmasını istediğimiz ya da gerçek olmasının çıkarımıza uygun olduğunu düşündüğümüz şey olarak kabul ve vazedilmesi idi. Oxford sözlüklerinin 2016’da “hakikat-sonrası”nı yılın kelimesi olarak seçme nedenlerinden biri, Brexit (İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması) sürecinde halkın kararına etki eden çok miktarda yanlış bilginin etkili olmasıydı. Örneğin, yaygın olarak kullanılan bir afişte “AB’ye her gün 50 milyon sterlin gönderiyoruz, bunu ulusal sağlık sistemimize harcasak daha iyi olur” yazıyordu ve bu iddiayı sorgulamaksızın kabul eden çok sayıda kişi vardı. Hakikat-sonrası kelimesine ihtiyaç duymamızın baş müsebbiplerinden Trump’ın siyaset sahnesindeki söz ve iddialarının çoğu temelsiz yalanlardan ibaretti. İlk kez başkan seçildiği 2016 seçimlerinde rakibi hakkında pek çok yanlış bilgi yaymış, kendisi hakkındaki olumsuz haberlere de yalan haber diyerek kara çalmıştı. Halen de pervasızca neyin hakikat olmasına ihtiyaç duyuyorsa, hakikat diye onu öne sürmeye devam ediyor. Bizde de siyasetin dili son on yıldır bu çizgi üzerinden ilerledi. Örneğin Kabataş yalanı olarak bilinen olayda olduğu gibi, abartı sınırlarını zorlayan saçma iddialar uzun bir süre ülkenin en yetkili makamlarını sahiplenmiş kişiler tarafından Kabataş gerçeği olarak sunuldu. Benzer biçimde, şimdi Bahçeli’nin öncülük ettiği iş birliği ve müzakere yaklaşımı, iki yıl önceki seçimlerde CHP’yi kriminalize etmenin baş aracı olarak kullanılıyor ve uydurma bir video ile CHP’nin PKK ile iş birliği yaptığı iddia ediliyordu.
Denilebilir ki, siyaset sahnesi öteden beri gerçeğin çarpıtılmasına en alıştığımız yer olduğundan bunda fazla şaşılacak bir şey yok. Ama son dönemlerde gerçeğin keyfe göre imal edilmesi sıradanlaştı ve artık karmaşık bir teknoloji de gerektirmiyor. Böylelikle, gerçeğin kendi başına ve bizim isteğimizin erişemediği bir yerde var olduğu dönem bitti ve gerçeği kendi istek ve ihtiyacımıza göre imal edebileceğimiz bir dönem geldi. [i]
Bunun yarattığı ilk duygu, gerçeğin ucuzlaması, değersizleşmesi ve anlam........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein