Yasa dışı bahis soruşturması nasıl amacına ulaşır?

Diğer

14 Kasım 2025

TFF (Türkiye Futbol Federasyonu) tarafından 2025 Ekim’inde başlatılan yasa dışı bahis soruşturması, Türk futbol tarihinin en kapsamlı etik ve disiplin soruşturmalarından biri olarak gündemdeki yerini aldı.

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu 27 Ekim 2025’te yaptığı açıklamada “571 aktif hakemden 371’inin bahis hesabı bulunduğu, 152’sinin aktif olarak bahis oynadığı” bilgisini paylaştı.[1]

Soruşturma, önce hakemler üzerinden başladı; ardından futbolcular, kulüpler ve sporun diğer paydaşlarına doğru genişletildi. TFF açıklamalarında yaklaşık 3.700 futbolcunun inceleme altında olduğunu ifade etti.[2]

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı konuyla ilgili olarak “yasa dışı bahis oyunları hakkında sürekli ve kararlı bir mücadele yürütülmektedir” diyerek soruşturmanın derinleştirileceğini duyurdu.[3]

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından yürütülen ve ilerleyen zamanda Cumhuriyet savcılığı soruşturmasına dönüşen yasa dışı bahis soruşturmasında:

Bu isimlerin bir kısmı Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na (PFDK) sevk edildi ve tedbirli olarak futboldan uzaklaştırıldı.

TFF hakemler için ayrı bir disiplin dosyası açtı. Bunun yanısıra UEFA süreci de yakından izliyor. Gerekirse, “Integrity Unit” [4] devreye girecek.

Soruşturmanın parasal yönü ile Savcılık ve Masak ayrıca ilgileniyor. Bu kapsamda, Kulüplerin ve liglerin mali yapıları da ayrıca MASAK tarafından denetlenmeye başlandı.

Soruşturmanın giderek genişlemesi, 2.Lig ve 3.Lig maçlarının 2 hafta ertelenmesine yol açtı.

Savcılıkça sürdürülen soruşturma öz itibariyle; futbolcuların, hakemlerin, yöneticilerin ve futbol ekosistemi içindeki diğer kişilerin yasa dışı bahis platformlarında işlem yaptığı veya bahis oynadığı iddialarına dayanıyor.

Bu durum, TFF’nin Disiplin Talimatı, FIFA ve UEFA Etik Kuralları ve Türk Ceza Kanunu’nun 228. maddesi (yasa dışı bahis ve kumar suçları) kapsamında ciddi bir ihlal olarak değerlendiriliyor.

Bu soruşturma, Türk futbolunun güvenilirliğini, etik bütünlüğünü, uluslararası itibarı ve ekonomik sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyebilecek bir niteliğe sahip bulunuyor.

Özellikle, üst düzey klasman hakemlerinin ve oyuncularının bahis oynamaları başta Süper Lig olmak üzere, diğer alt liglerin ve oynanan maçların sonuçları hakkında önemli kuşkuları da beraberinde getiriyor. Bu durum önümüzdeki günlerde Türk futbolunda sistemsel bir krizin de habercisi olma olasılığını da bünyesinde taşıyor.

TFF’nin yaptığı açıklamalar sağlıklı olmaktan uzak görünüyor.

Özellikle soruşturma kapsamında ismi geçen kişi ve kurumların kişisel ve kurumsal haklarına ilişkin “masumiyet karinesi”nin çiğnenerek, kişisel ve kurumsal bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması, TFF’nin bu konuda etik davranmadığı yönünde eleştirilere neden oluyor.

Özellikle bu konuda Avukat Mert Yaşar’ın gündeme getirdiği önemli hukuksal konular, soruşturmanın yürütülmesi aşamasında önemli hukuksal ihlallere yer verildiğini ortaya koyuyor.[5]

Diğer taraftan dünyanın tüm liglerinde hakemler ile bahis şirketleri arasında aşılmaz bir set olmasına karşın, Nihat Özdemir’in başkan olduğu dönemde TFF ile misli.com arasında altı yıl önce yapılan anlaşma sonucu, TFF’nin hakemlere adı geçen bahis sitesi üzerinden ‘veri tabanında maçları izleyebileceklerine' ilişkin yönlendirmesine yönelik ileri sürülen iddialara TFF’nin sessiz kalması ise soruşturmanın daha baştan sağlıklı yürütülmesini engelliyor.

Türkiye’de spor bahsi soruşturmasının arka planında çok katmanlı yapısal, ekonomik, yönetimsel ve kültürel dinamikler yer alıyor. Aşağıda başlıca etkenleri, soruşturmanın gelişimini ve hangi yapısal zafiyetlerin bu duruma zemin hazırladığını özetliyorum.

Futbolumuzda patlayan bahis skandalının arka planında ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, finansal, sosyolojik, hukuksal koşulların ve politik iklimin büyük etkisi bulunuyor.

Bu soruşturma bize şunu gösteriyor: Bu skandal sistemin en derinindeki çatlakları, ekonomik dinamikleri hatta kültürel çürümeyi ayna gibi yüzümüze yansıtıyor. Burada mesele sadece birkaç kişinin hatası değil, karşımızda kurumsal yönetim zafiyetleri var, ekonomik baskılar ve yozlaşmış bir spor kültürü var. Hepsi iç içe geçmiş durumda. Bu olumsuzluklar zaman içinde sistemsel bir çürümeye de neden olmuş durumda. Doğal olarak sporsever yurttaş şimdi izlediği oyunun adil bir oyun olduğuna nasıl inanacak? Maçı yönetmesi gereken hakem, yönettiği maça bahis oynuyor; takımı için ter dökmesi gereken oyuncu oynadığı maça bahis oynuyor. Çok katmanlı bir sorunsal ile karşı karşıya kalan Türk futbolu içinde bulunduğu bahis bataklığından nasıl sıyrılabilecek? Bunu yapabilmeye gücü ve yeteneği var mı?

Artık bahis skandalı bizim bir iç meselemiz olmaktan çıkmış durumda. Tüm Avrupa radarını bu soruşturmaya ve Türk futboluna çevirmiş durumda. Yani, itibarımız masada.

Bu süreci soruşturan TFF diğer taraftan bu süreci şeffaf yönetmemekle; masumiyet karinesi ilkesini ihlal etmekle suçlanıyor. En evrensel hukuk ilkesi olan “suçu ispat edilene kadar kişi masumdur” hukuk kuralının TFF tarafından ihlal edildiği ileri sürülerek, bazı kulüp ve oyuncular tarafından TFF hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olması da ortaya trajikomik bir durumu çıkartıyor. Gerçekten de çok tuhaf bir durumla yüz yüzeyiz. Soruşturma yürüten yapıya dair en ufak bir şüphe varsa, soruşturma zaten daha baştan sakattır. Soruşturmadan çıkacak sonuçlar, kamuoyu vicdanında asla kabul görmez. Bu güvensizliğin temelinde çok daha somut çok daha skandal bir iddia var ki, yıllar önce TFF bir bahis şirketi ile işbirliğine giderek, hakemlerini bu bahis şirketi verileri üzerinden maç takibi yapmaya yönlendirmiş.

Yani, dünyanın her yerinde federasyonlar ile bahis şirketleri arasında Çin Seddi örülürken, burada bizzat federasyonun hakemleri bir bahis sitesine yönlendiriyor olması, bir çıkar çatışmasını da beraberinde getiriyor.

Bu durum bugünkü sorunu çözmeye çalışan kurumun, aslında sorunun bir parçası olduğunu bize gösteriyor. Bu da, haliyle TFF’nin böyle bir ortamda yürüttüğü soruşturmanın ne kadar adil işleyeceğine dair insanlarda ciddi bir şüphe uyandırıyor. Bu ise doğal olarak akla şöyle bir soruyu getiriyor. “Siz bu işi çözebilecek misiniz yoksa bu soruşturma birilerine aklamak için göstermelik bir süreç mi olacak?

Başta gelir dağılımı dengesizliği olmak üzere, içinde bulunduğumuz olumsuz ve sürdürülemez ekonomik politikalar nedeniyle toplumun önemli bir katmanı, bu ekonomik ve mali sorunlar altında eziliyor. Gelir yetersizliği içinde bulunan bu kesimlerin içinde,........

© T24