Can Atalay hâlâ milletvekili ama göreve başlayamıyor

Diğer

04 Ağustos 2024

Doç. Dr. Tolga Şirin & Prof. Dr. Fahri Bakırcı

Can Atalay vakasındaki kısır döngü bir türlü bitmiyor. Anayasa Mahkemesi, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararı üzerine yapılan başvuruyu nihayet karara bağladı. Nihayet diyoruz çünkü karar, 22 Şubat 2024 tarihinde verilmiş görünüyor.

Kararın yayımlandığı Resmî Gazete'nin tarihi 01 Ağustos 2024. İki tarih arasındaki süre 161 gün (5 ay 10 gün). Oysa AYM Kanunu'na (md. 66/8) göre "İptal ve itiraz başvuruları sonucu verilen gerekçeli kararlar Resmî Gazetede hemen yayımlanır." 5 ay 10 günlük sürenin "hemen" anlamına gelmediği açık. Bu gecikmenin TBMM'nin tatile girdiği günden hemen sonraki gün sona ermesi ise manidar…

Bu notu düştükten sonra gelelim karara.

Lafı uzatmadan söylemek gerekirse karar, Can Atalay hakkında kesin bir mahkûmiyet kararı olmadığını ve milletvekilliğinin düşürülmesinin fiilî (de facto) bir durum olduğunu saptamış bulunuyor.

Yine lafı uzatmayalım: AYM'nin kararı, TBMM'nin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesine ilişkin tasarrufu bağlamında bir yokluk saptaması yapıyor. Bir nevi tespit kararı vermiş oluyor.

Teknik bir tartışma için burası uygun bir mecra değil ama yine de üç not düşmek isterim:

Birincisi: Türkiye'de idari yargıda veya anayasa yargısında "tespit davası" türü bir dava açıkça ve ayrıntılı biçimde düzenlenmediği için "yokluk kararı" konusunda kargaşa oluşuyor. İdari yargıda bu saptama, "işlemin yokluğunun saptanması talebinin zımni reddinin iptali davası" vb. biçimlerde tezahür ediyor. Anayasa yargısında da durum, bu vakada olduğu gibi saptanabiliyor. Öyle veya böyle, ortada geniş anlamda bir yokluk kararı vardır.

İkincisi: Yokluk kararları iki türlüdür. Birinci türünde işlem hiç "var" olmamıştır. İkinci türünde ise görünürde bir işlem vardır ama sanki (als ob) yokmuş gibi hareket edilir. Eski deyişle "keenlemyekûn" ("keenne" "lem" "yekûn") sayılır. Somut olaydaki yokluk, ikinci türden yokluktur.

Üçüncüsü: Yokluk saptamaları, anayasa yargısındaki iptal kararlarının aksine, geçmişe etkilidir. Bu bakımdan AYM'ye göre Atalay'ın milletvekilliği hiç düşmemiştir. Güya "var" görünen düşürme işlemi hukuki değil, fiilîdir. Fakat hukuk güvenliği açısından Atalay'ın hâlâ milletvekili olduğunun, bu konuda birincil yetkili TBMM tarafından ilan edilmesi yerinde olacaktır. Böylesi bir işlem, işlem teorisi uyarınca "kurucu" (konstitutiv) değil,........

© T24