menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Elif Uras’ın ellerinde toprak olan kadınları

18 0
28.09.2025

Diğer

28 Eylül 2025

Elif Uras bir seramik sanatçısı. Yeni sergisi Tepebaşı Galerist’te. Ama seramik sanatçısı deyip geçmeyeceğim çünkü aynı zamanda New York Barosu’na kayıtlı bir avukat. Onun kadar dünyanın en iyi okullarında, o kadar uzun okumuş kaç kişi vardır acaba? Babası ve annesi; ekonomist, gazeteci, yazar Güngör ve Nuran Uras’ın endişelerini hatırlıyorum avukatlığı bırakıp sanatçı olmak istediğini onlara duyurduğunda. İşte okulları; Robert Kolej’de liseyi bitirip Brown Üniversitesi, ardından Columbia Üniversitesi Hukuk bölümü (ABD’de hukuk bir üniversiteden mezun olduktan sonra okunuyor), ardından School of Visual Arts’da yine bir lisans ve yine Columbia Üniversitesi’nde masters derecesi. Ve New York’taki Sanat ve Tasarım Müzesi’nin konuk sanatçısı.

New York, İstanbul ve İznik arasında gidip geliyor. Ödülleri var, eserleri ABD ve İngiltere’nin tanınmış müzelerinde.

Elif Uras’ın tuvali pişmiş toprak. 18’inci İstanbul Bienali’ne paralel Galerist’te açtığı son sergisinin başlığı da ‘Ellerinde Toprak’. Formları ‘kadın’ çizgileri, üzerine yaptığı desenler ‘kadının emeği’. Seramik, firesi bol, sonu sürprizli bir sanat dalı. Fırından çıkana kadar hiç ummadığınız bir şey başına gelebilir. İşte o da Elif Uras’ın emeği.

Serginin sponsoru bir başka kadın, Kale Sanat ve Tasarım Merkezi, Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur Okyay. Sergide sizi ilk karşılayan toprak tablet bir ‘jonglör’. Kadının rolü bu kadar iyi anlatılabilir mi? Elindeki hünerleri, üzerine yüklenen görevleri birbirine değmeden, yere düşürmeden atıp tutuyor, dengede tutmaya çalışıyor.

Elif Uras seramikte bugün bildiğimiz sanat pratiğine İznik’te, 15'inci yüzyılda erkek egemen bir Osmanlı toplumunda parlayan bir sanat kentinde ulaştı. İznik’te yaptığı seramik formlar, heykeller, önce kalıplara dökülüyor, sonra döküm yapılıp fırına giriyor. Daha sonra da desen ve boyama aşamasına geçiliyor. Biz onları üzerleri parlak sırlı eserler olarak görüyoruz. Mükemmel bir form ve geometrik desenlerle ‘Büyük Ana’ sergide hem yeni bir iş hem de İznik’te üretilenlere güzel bir örnek. Elif bu kadar geleneksel bir sanat dalına bir kadın eli değdiriyor.

Sanatçının sergideki işlerinin çoğu bu kez New York’taki atölyesinde elle biçimlendirilen, tornadan geçen, üzerlerine fırına girmeden kazınarak hikayeler resmedilen heykeller. El izi de görebiliriz, tırtıklı bir yüzey de. Feminen yuvarlak, göğüsler, kalçalar artık köşeli olmuş, üzerlerindeki desenler de soyuttan, geometriden öykü anlatıcılığına doğru evrilmiş. Dokuma dokuyan, el işi yapan, seramik yapan kadınlar var. Emeğiyle var olan kadınların sergisi bu. Kadınlar, üzerlerine kondurulan yaldız ile ‘biz buradayız’ diyor. ‘Zanaat Sarayı’ işinde bunu en açık şekilde okuyabiliyoruz. İznik........

© T24