Fenerbahçeli olmak için bir sebep daha; Zaferin Rengi

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

25 Şubat 2024

İlk, malum mağlubiyetin utancıyla başını önüne eğdiğini düşünmüştüm evine girdiği vakit...

Bilmeyen var mı bir yenilginin can yakan acısını?

Acıyla karışık bir utançtır aynı zamanda bu his. Aklından geçenlerin ağırlığını taşıyamaz boynun, düşer önüne.

Ne kadar düşünmek istemesen de zamanı geriye sarmak ve bu utancı yaşamamak için her şeye yeniden başlamak istersin. Olmuyor işte. Zamanı geriye saramadığın gibi her şeyi yeniden başlatamıyorsun da.

Bu filmle, bir yenilginin bende yarattığı duyguyu yine hissettiğimde şunu düşündüm; hiç yenilmeyecek gibi dövüşmek ve hiç kaybetmeyecek gibi tekrar ama tekrar ayağa kalkmak...

Zaferin Rengi, işgal altında bir memleketin ayağa kalkması için daha kimlerin ne fedakârlıklar yaptığını hatırlatması bakımından mutlaka izlenmesi gereken bir film.

Galip Bey, birinci dünya savaşında cephede siperin içine düşen bir top mermisiyle yaralanır, hayatta kalması ayıpmış gibi yılgınlık ve tükenmişlikle sevdiğinin yüzüne tek tek adını saydığı silah arkadaşları artık yoktur.

Hâlâ yaşıyor olması, nasıl içine sinmez insanın?

Fenerbahçe'nin kaptanı, öncesinde takımı için ter dökerken birinci dünya savaşında vatanı için kanını döken binlerce vatan evladından biridir ve savaştan sonra koca imparatorluğun yenilgisinin tek sorumlusu kendisiymiş gibi başı önünde gelir evinin kapısına.

Ne anasının ne kardeşinin yüzüne bakmakta güç bulamaz. Babasının yaklaşımı tuhaftır, aslan oğlunu vatana olan bir borç senedi gibi karşılar; değerli ama ona ait olmayan...

Fakat biricik aşkı Peyker, sahip olduğu en değerli şeye kavuşmaktan gayri başka şey düşünemez haldedir, görünce koşar peşinden amma........

© T24