Potansiyel Türkiye-Suriye normalleşmesinde son gelişmeler, olasılıklar ve akıllara takılanlar

Diğer

Konuk Yazar

08 Temmuz 2024

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin büyük fiyasko olarak tanımladığı (Esadsız) Suriye politikasını sona erdirmiş, Suriye kaynaklı sorunları Esad'la işbirliği halinde çözme dönemini başlatmaya yönelmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Esad görüşmeye istekliler ama aradan geçen 12 yılda birbirlerini özlediklerinden değil, gereklilikten ve sorunlarının çözümlenmesi için birbirlerine ihtiyaç duyduklarından kaynaklanıyor bu istek.

İki ülke arasında arabulucu Rusya'dır, Irak'ın da bir rolü olduğu anlaşılıyor.

"Normalleşme süreci" esasen 2020'de istihbaratçıların görüşmesiyle başlamış, savunma ve dışişleri bakanlarının görüşmeleriyle bir noktaya gelmişti. Sonradan yaşanan gelişmeler, bu temasların altının istendiği gibi doldurulamadığını gösterdi.

Sıra devlet başkanları düzeyindeki görüşmeye geldiğinde, Suriye, Türk askerinin Kuzey Suriye'den çekilmesini ön koşul olarak ileri sürmüş, Türkiye'nin masaya ön koşulsuz oturulması gerektiği yanıtıyla süreç tıkanmıştı.

Bu tıkanıklığı açmak için son dönemde bir hareketlenme yaşanıyor.

Şüphesiz Rusya'nın teşviki ve arabuluculuğuyla, iki ülkenin en üst düzey yetkililerinin ağzından karşılıklı olumlu açıklamalar yapıldı ama Kayseri'de başlayıp başka şehirlerimize de yayılan olaylar ve akabinde Kuzey Suriye'de yaşananlar ortalığı karıştırdı.

Bu olayların doğal mı geliştiğini yoksa bir üçüncü tarafın mı provoke ettiğini devlet herhalde bilir ancak bugüne kadar yürütülen politikaların hem Türkiye'de, hem Suriye'nin kuzey bölgelerinde provokasyona çok müsait bir ortam yarattığı açıktır.

2022 ‘de zamanın Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun açıklamaları da Suriyeli muhalifleri sokağa dökmüş ve o zaman da bayrağımızı yakmışlar, sağa sola saldırmışlardı.

Başka nedenleri de olsa, protestoların ağırlık noktası, Suriye'nin kuzey batısında kendi ekosistemlerini yaratan, sırtlarını Türkiye'ye dayayıp varlıklarını idame ettiren Suriyeli muhalif grupların, Türkiye ile Suriye arasındaki buzlar erirse açıkta kalacakları kaygısına kapılmış olmalarıdır.

Bilindiği üzere, 5 milyon civarında nüfus barındıran Kuzey Batı Suriye'de sadece oranın yerel ahalisini oluşturan Halepliler ve İdlipliler bulunmuyor.

Buralarda, 2017'de imzalanan çatışmasızlık bölgeleri anlaşmaları çerçevesinde Humus, Hama, Şam/Doğu Guta, Deraa ve Kuneytra gibi tekrar Esad'ın kontrolüne giren bölgelerde kalmayı istemedikleri için kuzeye gelen silahlı grup mensupları, aileleri ve diğer muhalif Suriyeliler de yaşamaktadır.

Türkiye, Rusya ve İran'la birlikte bu sürecin garantörlüğünü üstlenmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Temmuz'daki Kabine toplantısının ardından, Türkiye'nin yıllardır yakın ilişki içinde bulunduğu Suriyeli muhalifleri teskin etmeyi amaçlayan bir açıklama yaptı.

Erdoğan, dış politikada da sıkılı yumrukların açılması için kiminle görüşülmesi gerekiyorsa görüşmekten imtina etmeyeceğini ifadeyle, böyle bir süreçte, Türkiye'ye güvenen, sığınan, ortak hareket eden hiç kimsenin mağdur olmasına izin verilmeyeceğini, Türkiye'nin dostlarını yarı yolda bırakan bir devlet olmadığını beyan etti.........

© T24