menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Selim İleri, Cumartesi Yalnızlığı

9 29
11.01.2025

Diğer

Konuk Yazar

11 Ocak 2025

O’nunla “Cumartesi Yalnızlığı”nı okuduğumdan bu yana dosttuk. Dost dediysem, sandığınız gibi değil, her an buluşulan-görüşülen bir yakınlık değildi bizimkisi. Hani kimi zaman dostlukların “bir var günü, bir yok günü” olur ya, sayfalardan, yazılardan oluşan öyle bir bağdı aramızdaki.

Kitaplarını hanidiyse çıktığı gün alır, yutarcasına okurdum, hayrandım kaleminden çıkan her harfe, sözcüğe.

Kimi zaman telefondan bir mesaj gönderirdim, nazikçe yanıtlardı.

Cumartesi yalnızlığı hepimizin iyi bildiği bir yalnızlıklardan biri değil midir? Bir keresinde İstanbul’daydım, iliklerime kadar içindeydim o yalnızlığın, uzak bir semtte Feyzan’la otelde kalıyorduk, ta! Ayamama Deresi'nin kıyısında… Feyzan gün aydınlanmadan çıkıp gidiyordu işlerinin başına, ben oralarda amaçsızca yürüyor yürüyordum, telefonum çaldı:

-Selim İleri’nin İstanbul’u anlatacağı vapurla Boğaz Gezisi var, sen de katılsan keşke…

Yetiştim geziye, vapura bindik, güvertede oturuyorduk, Selim İleri elinde mikrofon İstanbul’u, İstanbul’a dair yazılanları, İstanbul yazarlarını hiç bilinmeyen öyküleriyle anlatıyordu. Sanki yanında İskender Pala da mı vardı? Kavaklar’a kadar gidip döndük, vapurdan indik, Yıldız Sarayı'nı, 2. Abdülhamit’in kızları Şadiye ve Ayşe için yaptırdığı küçük tiyatroyu bile gezdik, meğer bilmediğimiz neler varmış Sultan'a dair...

Gezi sırasında Rejans’ta “sarı votka” eşliğinde sohbet molası da verildi, mikrofon birer birer dolaştırılıyordu konuklara, sıra bana geldi:

-Sizin Dostlukların Son Günü öykünüz beni çok etkilemiştir, o kadar ki, gençlik yıllarımızdan bu yana neler neler paylaştığımız en yakın dostlardan biriyle o öykünüzden........

© T24