Türkiye’nin 2026’da erken seçime gitme ihtimali var mı? |
Diğer
15 Aralık 2025
Dünyanın üstüne çöken yeni ruh halinin adını koymak gerekirse buna ‘savaş korkusu’ diyebiliriz. Yeni bir dünya savaşının çıkma ihtimali her geçen gün daha fazla konuşulur oldu. Bu durum her bölgede; ittifakları, hedefleri, harcamaları değiştirmiş durumda. Özellikle Avrupa ülkeleri olası bir Rusya savaşı için hazırlık yapıyorlar, savunma harcamalarını artırıyorlar, zorunlu askerliği yeniden gündemleştiriyorlar. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ilk kez yaşanan önemli bir anlaşma bu yıl içinde gerçekleşti.
İngiltere ve Almanya herhangi birine karşı yapılacak saldırıya karşı ortak yanıt verme sözleşmesi imzaladılar. Anlaşma sürecinde BBC’ye konuşan Alman Şansölyesi Merz Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı için ‘yalnız oraya değil, bizim barışımıza, özgürlüğümüze ve Avrupa’daki siyasi düzene yönelik tehdit’ dedi. Kısa süre önce de ‘Pax Americana döneminin sona erdiğini’ söyledi. Konu kendilerine yönelik ya da öyle hissettikleri bir tehdit olduğunda Avrupa ülkelerinin nasıl etraflarına gözlerini kapattığını Suriyeli sığınmacılar döneminden biliyoruz.
Bu yeni tehdit algısında da her koşul ve şartta Türkiye ile savunma noktasında yan yana durmak istiyorlar. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa için Rusya’ya karşı birlikte durulması gereken ülkenin lideri. ABD Başkanı Trump da Erdoğan’ın dostluğundan memnun olduğunu sık dile getiriyor. Washington’daki ikili görüşmelere her ne kadar Büyükelçi Barack’ın ‘meşruiyet verme’ sözleri gölge düşürse de… Rusya ile de Ukrayna konusunda ‘tarafsız kalmaya çalışarak’ ipleri koparmış değil. Kurulan ilişki biçimleri sorunlu olsa da, ince bir ip üstünde yürünse de Erdoğan dışarıdaki ilişkiler anlamında ‘güçlü ülkelerle’ bir dengeyi tutturmuş gözüküyor.
Seçim dönemlerinde (2017 referandum sürecinde de) Erdoğan’ın özellikle Avrupalı liderlerle girdiği polemiklerle iç siyaseti etkileme gücü hafızalarda. Dışarıda götürdüğü ilişkileri, ister olumlu ister olumsuz ,içeride siyaseten kullanması ona genelde sözel bir üstünlük kazandırdı. İktidar, uzun süre içeride çözemediği sorunları dışarıdaki gerilimlerle yönetmeye çalıştı. ‘Güvenlik’ vurgusu, yalnızca sınır güvenliği ya da diplomasi meselesi olarak değil; iç siyaseti tahkim eden bir araç olarak da kullanıldı.
İktidar, bir süredir dışarıda kurduğu ilişkileri içeride anlatamama-lehine çevirememe sıkıntısı yaşıyor. Çünkü içeride hukuktan ekonomiye çok ciddi sorunlarla karşı karşıya milyonlar var. Ve sadece muhalefettekiler değil, kendi kemik kitlesi de hem hayat şartları ile mücadele etmeye hem de sadece muhalefettekilerin değil; bir zamanlar ‘biz’den diye nitelediklerinin başına gelenleri anlamaya çalışıyor.
İktidara yakın bir iş insanının mevcut durumu tarif etmek için etrafına söylediği bir cümle şu aralar o isme atıfla çok kullanılıyor:
"Güneşe yakın olan yanıyor, uzak olan........