Yordam Yayınları ve başarıyla katedilen 18 onurlu yıl

Diğer

25 Temmuz 2024

Neoliberalizmin 45 yılı bulan, başlarda Şikago Okulu'nun kurucu teorisyeni Milton Friedman'ın monetarizm temelli serbest piyasa ve serbest rekabet mottolu liberal demokrasi iddiası son yirmi yılda, popülist - neofaşizmlere evrildi. En ortodoks müritleri Teacher, Reegan ve Kohl daha iktidarlarının ilk dönemlerindeki söylem, tutum ve ekonomik-kültürel-sosyal politikalarla, liberal demokrasi, serbest rekabet ve piyasa söylemlerinin, aslında totaliter yüzlerini gizlemek için en uygun maske olduğunu kanıtladılar.

68'e duydukları bitmeyen intikamcı patolojik kin ve Marksizm'i, sosyalizmi doğrudan imha amaçları, ortak kutsal hedefleriydi.

Beri yandan da feminizme ve ekoloji hareketlerine de sürekli bilenen bir öfke dolu duygu durumu halindeydiler.

Bugün, Bush, Teacher ve Reegan'ı hatırlayan, yad eden yok. Ama 68 ve yeniden doğan Marx, gelecek tasavvurunda ışık hüzmelerindeki voltajları göz kamaştırmaya devam ediyor.

İnsanlığın en yalın erdemleriyle beraber, ekolojik sistem ve gezegenimizin, gölleri, akarsuları, ormanları, binlerce yılda oluşmuş ve eko-sistemin en önemli yapısal öğesi olan buzulları umursamadan yok etmeyi, piyasa ahlakları gereğince mübah görüyorlardı.

2024 yılında, neoliberalizmin insanlığı ve gezegenimizi ne hale getirdiği artık tartışma konusu olmayacak kadar somut ve inkâr edilemez sonuçlarıyla endişe ve kaygı verici sınırları da aşmış durumda.

Elbette, bu gelişmeler yaşanırken, kapitalist endüstriyel tüketim toplumunun ideologları da toplumun rıza ve muvafakatını almak, hegemonyalarını inşa etmek için egemen sınıfın ideolojisinin kavram yelpazesini, cephelerini genişletmeye matuf, dönek Marksistleri, liberal solcuları mest edecek bazı kavramları da ortaya atmakta gecikmediler. Nasıl olsa meydan boştu ve artık köpeksiz köyde değneksiz gezmenin tadını çıkarıyorlardı.

Yeni dünya düzeni, küreselleşme, postmodernizm, post Marksizm, postfordizm gibi kavramlarla bir ideolojik ve entelektüel üstünlük kurma çabasına yöneldiler. Hem, nasıl olsa "büyük anlatılar çağı'' da kapanmıştı hem de karabasanları Marksizm ölmüştü?

Diz boyu cehaletleri, o yaldızlı kavram ve söylemlerin ilk sahibi oldukları yanılsamasının farkına varmalarını da perdelemişti. Marksistlerle ilk teorik çarpışmalarında da o çok güvendikleri kavramların yaldızları sapı sapır dökülmüştü. Kullanım ömürleri on yıl bile sürmeyen, bu post garabetlerini, bakın, herhangi bir kayda değer entelektüel mecrada anan, atıfta bulunan var mı?

Oysa; 68 devrimcileri Paris bulvarlarını Enternasyonel marşıyla inletirken "Small is beautiful'' ( Küçük güzeldir ) sloganıyla, Vladimir İliç Ulyanov'un, 1917'deki "Yoldaşlar, artık daha az büyük laf, daha çok küçük gündelik iş" çağrısına icabet etmeye çoktan başlamışları bile.

Türkiye'de de daha az büyük laf edip daha çok küçük gündelik işler yapan ve küçük güzeldir, şiarını hayata geçiren, mütevazı gayret ve girişimler, sabır, sebat ve kararlılıkla, asla geri adım atmadan, tüm olumsuz koşullara rağmen duraksamadan tomurcuklanmaya, giderek de çiçek açmaya başladılar.

Bunlardan biri de neoliberalizm kaosundan çıkış için yol yordam arayanlara bir umut ışığı olarak Yordam adıyla şu soruları cesurca ve dürüstçe sorup, yola koyuldu:

Neden emperyalist ve gerici ideolojiler hâlâ egemen?

İşçi sınıfı kendi tarihsel kalkışmalarında neden yenildi ve geriledi?

Kültür ve sanat, neden bu baskı altında hâlâ soluksuz?

Bu egemenliğin karşısına dikilecek bir düşünsel ve siyasal üretim, bu soluksuzluğu giderecek bir sanatsal, bilimsel ve kültürel seçenek yok mu? Şüphesiz bu sorular soruluyordu ama beri yandan da bu sorulara yanıt aramak, yanıt arayanlara güç katmak, yeni bir ortam hazırlamak da gerekiyordu.

Yordam Yayınları bu sorunsaldan hareketle 2006 yılında kuruldu.

Logosu ve anlamı şuydu:

"Karl Marx, 'İnsanlık, önüne ancak çözüme bağlayabileceği sorunları koyar. Çünkü yakından bakıldığında, her zaman görülecektir ki, sorunun kendisi, ancak onu çözüme........

© T24