Müzikte yeni bir duyarlık, yeni bir modern soluk: Serdar Keskin

Diğer

09 Temmuz 2024

kapat gözlerini balığım üzülme
sen bir gün elbet kurtulacagız cam çeperlerden
gülüş güzel gök mavi desem anlar mısın?
ben haykırsam, ağlasam göge duyacak mısın?
zaman geldi, mekan ertele sabret
balığım hiç dinmesin aşkın bir deniz hayal et

Canlı performanslarını dikkatle izlediğim Serdar Keskin asla Prozodik kusur işlemiyor, kreşendonun en üst basamaklarında bile detone olmuyor, ses aralığını ve genişliğini ustaca kullanabiliyor.

İzleyici kitlesini şarkının her kelimesini dikkatle dinlemeye teşvik ediyor, Bob Dylan'la beraber artık nasıl söylendiği değil, ne söylediği daha bir önem kazandı. Serdar Keskin, hem nasıl söylendiği hem de ne söylendiği karşıtlığını uzlaştırarak iki boyutu birleştirdi. Dinleyiciyi 80'lere götürürken, hatırlamak bile istemediğimiz, çok kötü anılardan müteşekkil ve adeta 60'ların bir tür tersten revanşı gibi geçen o on yıla yani 70'lere girmeden 60'lara geçiyor. Bob Dylan, Melani, Lou Reed ve Leonard Cohen tarz ve stillerini hatırlara getirirken, protest mecrasında Şilili ozan Viktor Jara'yı anımsatıyor.

Şarkılarında yüreğinde hissettiklerini sesine çok iyi yansıtırken, ince hüznü, melankoliye boğmadan, dinleyiciyi duygu yoğunluğunu yaşatırken, depresif ruh haline itmiyor.

Dünyayı değiştirme praxisine mensup dinleyici çoğunluğuna mensup bireylerin, siyasal mücadele içerisindeyken de özlem, aşk, hüzün gibi insani duyguları yaşayabileceğini, bunun da soluk almak kadar hayatın bir parçası olduğunu, 70'te sultasını ve sonuçlarını asla unutmadığımız sekter radikalizmin müzikte yol açtığı felakete alternatif bir zarafet yaratarak, adeta mahkûm ediyor, gitarıyla, sesiyle, tarzıyla gösteriyor.

Yaşayanlar hatırlarlar; o kurşun yıllarda sözüm ona protest müziğin fecaatini. Sahneye çıkan filanca çevrenin türkücüsü, ‘'üretim ilişkileri üretici güçlerin gelişmesine engel olduğu müddetçe çalcem,........

© T24