Trump'ın "sürekli devrim"i: Ülkesi ve partisini nasıl dönüştürdü, dünyayı da değiştirecek mi?

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

24 Temmuz 2024

Bağımlılık en sinsi hastalıklardan biridir. Kişinin keyif için başladığı herhangi bir şey, içeriden onu ele geçirmeye başlar, her gün daha fazlasına ihtiyaç duyar. Bir gün uyandığında artık o şeyin hayatının merkezi bir parçası olduğunu fark eder, reddeder, fakat artık çok şey değişmiştir. Sadece normal hissedebilmek, yoksunluk krizi yaşamamak için ihtiyaç duyar. ABD'de Cumhuriyetçi Parti de aynı bu şekilde bağlandı Donald Trump'a.

16 Haziran 2015'te Donald Trump ilk kez başkanlık kampanyasını açıkladığında 9 yıl sonra işlerin bu noktaya geleceğini ondan başka hayal eden kimse var mıydı, bilmiyorum. Ön seçim günlerine gidene kadar Trump bir espri konusuydu. Mavi yakayı temsil etmeye çalışan, "bataklığı kurutacağını" söyleyen bir milyarderden fazlası değildi. Hayatının bir günü geçinme endişesi yaşamamış, fakat ortalama Amerikalıyı en iyi anladığını söyleyen bir adam... Trump ön seçimleri teker teker kazanmaya başlayınca durumun gerçekliği herkesin suratına soğuk su gibi vurmaya başladı. "Make America Great Again (Amerika'yı Tekrar Müthiş Yap)" fark edilenden çok daha fazla momentum toplamıştı.

Trump'ın Washington dışından bir isim olması, ortalama bir muhafazakâr ABD'linin rahatsızlıklarını çok iyi anlaması, "kısık seslerin sesi" olma iddiası, artan yabancı nefretine ustalıkla dokunması dip dalga yarattı. 2016 seçimlerinin yapıldığı güne kadar bile Trump ciddiye alınmadı, Demokrat Hillary Clinton hep favoriydi. Ertesi sabah ABD, daha önce hiç görmediği türde bir başkana uyandı.

Trump, ilk yıllarında Cumhuriyetçi Parti içinde de direnç gördü. Ancak 8 yıllık Demokrat Barack Obama'nın iktidarından sonra bir 4 senelik Hillary Clinton iktidarını engellediği için Cumhuriyetçi elitler de onu isteksizce kabullendi. Fakat Trump'ın çekim gücü günden güne arttı ve en sonunda Cumhuriyetçi Parti'nin dönüşümü başladı. Cumhuriyetçi Parti'de ona karşı olan isimler, yıllar geçtikçe teker teker onun safına geçmeye başladı. Partinin içindeki muhalifler, onunla mücadele edebilmek için onun çizgisine yaklaştı. Ancak Trump'ın kısa sürede gelişen siyasi ustalığı onları da yuttu, muhalifleri, ettiği hakaretleri yutup onun saflarında yer almaya başladılar.

Cumhuriyetçi Parti son 8 sene içinde 3 kez başkan adayı seçti Trump'ı. Girdiği ikinci başkanlık seçimini kaybetmesine rağmen hiçbir şekilde popülerliğini yitirmemesi, ön seçimlerde yine tulum çıkarması ABD için emsalsiz bir durum. Trump, 2020'de görev süresi dolduğunda artık partinin özellikle daha radikalize olmuş tabanında o kadar popülerdi ki, ciddi bir kitleyi seçimi kaybetmediğine ikna etti, hatta 6 Ocak Kongre baskınıyla bir darbe girişiminde bulundu.

Özetle, Cumhuriyetçi Parti'nin 2016'da "kazanmak için" kabullendiği Trump, partinin "kazanmak için tek şansı" haline geldi, 1854'te kurulan dünyanın en eski partilerinden birinin kodlarını değiştirdi. Özünde iki partili bir sisteme sahip olan ABD'nin partilerinden birini radikal, daha sağ, daha şovenist ve totaliter hale getirdi.

Bunun en büyük kanıtlarından biri başkan yardımcısı adayı tercihi. 2016'da Trump, Cumhuriyetçi statükoyu ürkütmemek için daha geleneksel bir muhafazakâr olan Mike Pence'i seçti. Pence, 2020 seçimlerinden sonra Trump'ın seçimi zorla alma girişimini kabullenemeyip ona sırt çevirdi. Trump, Pence'i "hain" ilan ettiğinde 6 Ocak'ta........

© T24