Diğer
16 Mart 2024
Ünlü yönetmen gözleriyle adeta bir kamera gibi barı en loş köşelerine kadar taradı ve mihmandarına sordu:
- Şu karşı masadakiler kim?
- Sinemacılar… Sakallı olan kameramandır. Gözlüklü ise önde gelen bir yönetmen. Diğer iki arkadaşları da ünlü aktörler.
- Ya barın sağında, ayakta duranlar?
- Onlar mı?... Biri yazar, biri de senarist. Karşı çaprazlarındaki iki hanım da tanınmış gazeteciler.
- Galiba bu bardaki herkes ünlü birer aydın ya da sanatçı!
- Hemen hemen öyledir sinyor…
İtalyan sinemasının büyük ustalarından Bernardo Bertolucci şimdilerde adı Sinema Festivali olan İKSV Sinema Günleri'nin onur konuğuydu ve bir akşam gösterimlerden sonra Taksim'deki Çiçek Bar'da ağırlanmıştı. Gerçek adı Sinemaseverler Derneği olan barın atmosferine, bunca sanatçının bir arada bulunmasına hayran olmuş, "Keşke İtalya'da bizim de böyle bir lokalimiz olsaydı…" demişti.
Sıraselviler caddesine çıkan bir ara sokaktaki bar, 1989'da yaşanan bu sahnedeki gibi yıllar boyu Türkiye'nin kültür hayatının kalbiydi adeta. Özellikle sinema dünyası burada döner, senaryo taslakları sarı zarflarla yönetmenlere burada bırakılır, projeler oluşur, ekipler kurulur, geç saatlerde yorgunluk atılırdı. Olurolmaz her yerde yiyip-içemeyen ünlü aktör ve aktrisler burada kendilerini rahat hisseder, dostlarıyla şakalaşır, rahatça söyleşirdi. Söylemeye gerek bile yok, elbette burada rüzgâr soldan eserdi.
Adı dernek olduğundan bu camialara uzak olanlar "Üye olmayan giremez" bahanesiyle kapıdan çevrilir, sanat dünyasının mahremiyeti de korunurdu. Ünlü ressamlar Alaeddin Aksoy ile Birol Kutadgu'nun duvar resimlerinin süslediği sıcak ve konforlu ortamda "insan sarrafı" barmen ve garsonlar onca dev egoyu başarıyla idare eder, patronlar Arif ve Azmi ağabeyler de ince ayarları ustaca yönetirlerdi.
Kırk yılda bir densizlik yapan olduğunda "Telefonunuz var" diye girişe çağırılır, "Hesabınız yok. Güle güle…" denirdi. Bir aktör uzun süre işsiz mi kaldı?........