Türk yapımı Peşaver'den bir fragman

Diğer

03 Temmuz 2024

Önceki gün Suriye'nin kuzeyinde, Esad rejiminden korumak için asker bulundurduğumuz, küçük bir ordu kurup her türlü ihtiyacını karşıladığımız bölgede, "halk" ayaklandı.

Video görüntülerinde ellerinde Türkiye ve Katar tarafından verilmiş silahlarla TIR'ları tarayan "asker görünümlü" kişiler de "halkın" arasındaydı.

Türkiye'den mal taşıyan kamyonlar yakıldı, Türkiye adına bölgede görev yapan memurlar tartaklandı, bayraklar yırtıldı, caddelerdeki direklerde bulunan ışıklı bayraklar kırıldı.

Bayrakları yırtanların ve kamyonları yakıp, görevlileri tartaklayanların bir yandan da tekbir getirmelerini izlerken acaba Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne düşünüyordu diye merak ettim.

Bunu elbette öğrenebilmemize imkân yok.

Ancak gerek yöneticilerimizin gerekse "Özgür" Suriye Ordusu adı verilen oluşumun yetkililerinin açıklamalarına göre olaylar "provokasyon" sonucu gerçekleşmiş.

"Kayseri'de başlayıp, başka kentlere de yayılan Suriyeli göçmen karşıtı vandallığa karşı gösterilen bir tepki" diye olayı geçiştirmek isteyenler de var.

Nasıl olmuş da içme suyuna, doktoruna, elektriğine kadar her şeyleri Türkiye tarafından karşılanan insanlar, böyle provoke edilebilmiş?

Muhtemelen bu sorunun yanıtını da alamayacağız.

Çünkü aslına bakarsanız olup bitenlerin nedeni provokasyon da değil, Türkiye'deki saldırılara tepki de değil.

Bir provokasyon varsa o da Erdoğan'ın, "Sayın Esed" ile eskiden ailecek görüştüklerini, yine görüşebileceklerini açıklamasından ibaret.

Çünkü bir zamanların "katil Esed" yaygarası bir kenara bırakıldı, "sayın Esed" moduna geçildi.

Asker bulundurarak Esad rejiminden koruduğumuz insanların, şimdi bir gelecek telaşı ve paniğiyle bu saldırıları yapmalarında yadırganacak bir durum yok.

Şeriatçı muhaliflerin deyimiyle "devrim topraklarında" yaşayabilmeleri, Türkiye ile Esad yönetiminin kavga etmeye devamıyla mümkün.

Ama bu artık Türkiye için sürdürülebilir bir durum değil.

Suriye'deki karışıklığı bir iç savaşa dönüştürmek için gayret ettiğimiz günlerdeki kehanetler birer birer gerçekleşiyor.

Sınırımızın hemen güneyinde kontrol edilmesi son derece güç bir silahlı güç var.

Türkiye'nin, Suriye sınırını Peşaver'e çeviriyorsunuz derken tam olarak bunu kastediyorduk.

Bunların ailelerinin, akrabalarının bir bölümünün Türkiye'nin değişik kentlerine dağılmış olarak yaşadığı da bir sır değil.

Suriye'nin "toprak bütünlüğünü" savunuyoruz ama bu tipleri korumak için o bütünlüğü ihlal edenlerden biri de biziz.

Esad ile ilişkileri normalleştirme yönünde bir istek belirtmişken bunlar yaşanıyorsa, o ilişkinin daha da ilerlemesinin nasıl sonuçlar yaratabileceğini hayal edebilirsiniz.

Erdoğan'ın ideolojik körlükle malul Suriye politikasının sonucu bu: Sınırda eli silahlı bir güruh, sınırımızın içinde 3 milyondan........

© T24