İstanbul’da bir gece vakti

Diğer

30 Aralık 2025

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla, hafta sonu yapılan operasyonlarda 17 şüpheli gözaltına alındı

Geçtiğimiz hafta sonu memleketimizin polisi, İstanbul’da fazla mesaideydi.

Birçok “eğlence yeri” basıldı, içeridekiler polis tarafından arandı.

“Eğlence yeri” dedim ama bunun nedeni eski gazeteci olmam; böyle yazınca gözünüzün önünde ne canlandı, bilemiyorum. Bildiğiniz lokantalar ve barlardan söz ediyorum.

Böyle baskınlarda ışıklar yanıyor, “eğlence” kesiliyor ve polisler içeri girip kimlik kontrolü yaparak insanların üzerini arıyorlar.

Ne buluyorlar derseniz, son aramayla ilgili olarak net olarak bir şey söyleyemem ama tahmin edebilirim.

Üç beş nefes muhtelif madde, yedi-sekiz hap, ihtimal aranan önemsiz birkaç eleman.

“Arananlar” niye daha önce teslim olup infaz affıyla sokağa salınmayı tercih etmemişler, bilmiyorum.

Bu “ciro” için yapılan yatırım; binlerce polis memurunun mesaisini harcamak, bilmem kaç litre yakıt yakmak vs.

Diyelim ki bunları zaten vatandaşlar olarak vergilerimizle ödüyoruz ki polis bu görevlerini yapsın bizler de huzur içinde yataklarımızda uyuyalım.

Tabii herkesin uyuması gerekmiyor; isteyen de uyumaz, biz gecenin o saatinde ne yaptıklarına karışamayız.

Ancak sorun sadece bu değil: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, gencecik kızların, oğlanların ve benim gibi toprağa yan gözle bakanların huzur içinde bir hafta sonunu arkadaşlarıyla eğlenerek geçirme haklarının çiğnenmesine ne diyeceğiz?

Türkiye Cumhuriyeti olarak bildiğimiz ve çocukluğumuzda ilelebet yaşaması için canımızı vermeye hazır olduğumuza her sabah ant içtiğimiz ülkenin kanunlarına göre “polisin durdurma ve kimlik sorma yetkisi” belli durumlar için geçerli.

Buna göre polis, bir suç ya da kabahati önlemek için bunu yapabilir.

Tabii beceriksizse!

Suç işleyecek olanların kimler olabileceğini önceden bilmiyorsa.

İstihbaratı yetersizse.

Gördüğümüz gibi polis, gece vakti her yeri bastı ve herkesi aradı.

Bu nasıl bir istihbarat, bu nasıl bir polis çalışmasının sonucu oldu?

Polis müdürü olsaydım, aksine üzülürdüm, iki üç şüpheli için bütün vatandaşların huzurunu kaçırdım diye!

Kanunlarımıza göre polisin vatandaşların üstünü ve araçlarını el ile arayabilmesi “mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hâllerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle” yapılabilir.

Kolluk amirinin kararı “yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına” sunulur.

Kanunlarımıza göre bir vatandaşın üstünü aramak için “gerektiren şartların mevcudiyetine” ihtiyaç........

© T24