Atalarımızın kafası çok karışıktı |
Diğer
01 Kasım 2025
Antalya Devrim İlkokulu’ndaki öğretmenim Şevket Gencer, atasözlerinin açıklamalarını yaptığımız kompozisyon ödevlerimizde ilk cümlenin şöyle olmasını isterdi: “Bu atasözü doğrudur…” Ya da şöyle: “Bu atasözü yanlıştır…”
Mesela “Ayağını yorganına göre uzat” üzerine bir kompozisyon yazıyorsak “doğrudur” diye başlamak gerekirdi.
“Akarsu pislik tutmaz” kompozisyonun konusu ise ilk cümle “yanlıştır” diye başlardı.
O zamanlar çocuk aklımla bu kadar yanlış sözün nasıl olup da “atasözü” kapsamına girdiğine de anlam veremezdim.
Madem yanlış, niye atasözü oluyor diye!
Tabii bir sözün “atasözü” sayılması için ne kadar zaman önce söylenmiş olması gerektiğine de o yıllarda pek kafam basmazdı.
Nedense atasözü denilince gözümün önüne Orta Asya bozkırlarında, atının üstünde, kolundaki şahin ile kuş avlayan bir Dede Korkut tipi canlanırdı hep. Fonda da o vakitler gazetede günlük olarak tefrika edilen çizgi roman Karaoğlan’da gördüğüm türden obalardan oluşan bir köy!
Orta Asya’daki Türki devletler bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde arkadaşım Ferit ile ilk iş kalkıp Orta Asya’ya gittik: Ata yurdumuzu görelim diye.
Kırgızistan’da Tanrı Dağları’ndaki Ala-Arça’ya ya da Issıkkul’a çıkarken yol üzerinde o tür obalardan oluşan köylerden onlarcasını gördük, obalarda misafir edildik.
O günden beri şunu söylerim: Türk tarihinde birçok büyük ve önemli kişilik var. Onların içinde biri var ki çok önemli ama adını bile bilmiyoruz.
“Çadırları toplayın, ıvır zıvırlar kalsın, atlara atlayın, batıya gidiyoruz” diyen o ulu Türk önünde saygıyla eğiliyorum.
“Ulu Türk” için cinsiyet belirtmedim, erkek de kadın da olabilir çünkü Türklerde kadının yeri, Araplarla tanıştıktan sonra sarsıldı, bunu biliyoruz.
Atasözlerimiz beni hep düşündürmüştür.
Ancak çoğu zaman iç tutarlılığımızı kaybetmemize de neden olabiliyorlar gibi geliyor bana.
Kim bilir, belki de Türklerin politik hayatta böyle bir tutarlılık peşinde koşmamalarının nedenleri arasında........