MAGA (Amerika'yı Tekrar Büyük Yap) faşist bir hareket midir?
Diğer
16 Kasım 2025
Faşist sözcüğünü çoğumuz yerli yersiz kullanırız. Peki sizce Donald Trump'ın kırmızı şapkalı ve çoğu beyaz, az eğitimli, evanjelist, yaşlı ve erkek destekçilerine faşist damgası vurulabilir mi?
Faşist yüklü bir sözcüktür. Onu kullanırken dikkatli olmak gerekir. Yine de Mussolini'den Trump'a dek uzanan geniş yelpazenin ortak bileşenleri vardır.
Donald Trump'ın Amerika'yı Tekrar Büyük Yap (MAGA) sloganı etrafında şekillenen siyasal hareket Amerikan siyasetinde benzeri görülmemiş bir güç kazanmıştır. Faşizm tarihçiler ve siyaset bilimciler tarafından belirli özelliklerle tanımlanır. Bugün MAGA hareketini faşizmin klasik tanımlarında görülen temel unsurlar ışığında incelemek isterim.
Faşizm aşırı milliyetçilikle başlar. "Önce Amerika", "Gerçek Amerikalılar", "Sev ya da bırak". Bayrağa onlar gibi tapmazsanız düşman sizsiniz. Hele Yüksek Mahkeme kararıyla güvence altına alınmış bayrak yakma hakkını aklınıza bile getirmeyin.
Donald Trump’ın Amerika'yı Tekrar Büyük Yap (MAGA) sloganı bir ekonomik refah ve ulusal gurur çağrısı gibi görünür. Ancak altındaki duygusal enerji klasik faşist milliyetçiliğin yankılarını taşır. O da ülkenin eski ihtişamının çalındığına, iç ve dış düşmanların ulusu yozlaştırdığına dair güçlü bir inançtır. Bu yeniden doğuş retoriği Mussolini’nin “Roma’yı yeniden kurmak” iddiasına ve Hitler’in “Almanya’yı hak ettiği yere döndürme” tutkusuna benzeşir.
Faşizmin en belirgin özelliği sınırların ötesine de yayılan agresif ve dışlayıcı bir milliyetçiliktir. MAGA'nın "Önce Amerika" söylemi vatanseverlikten öte geçmişteki romantize edilmiş bir ihtişamın gerçek veya hayali düşmanlara karşı verilecek bir mücadeleyle yeniden kurulacağı inancıdır.
Faşist rejimler zaten tuzu kuru olanlar için var olan kayıp bir altın çağı yeniden getirmeyi vaat eder. Saf kitleler için nostaljiye dönüşmüş bir narkotik temin edilir.
MAGA’nın amacı yozlaşmış şehirlerden, zayıf yönetimlerden, yabancı etkilerden arınmış saf bir Amerika'nın doğmasıdır. Ancak tarih bize bu tür doğumların demokrasinin ölümüyle sonuçlandığını gösterir.
Güçlü adam faşizmin ana unsurudur. Sadece seçilmiş değil, aynı zamanda neredeyse Tanrı tarafından kutsanmış bir lider kültü faşist rejimlerin ortak yanıdır. "Bunu ancak lider düzeltebilir" miti yayılır. Lidere sadakat hukuka sadakatten daha önemlidir.
MAGA hareketi demokratik kurumların karmaşasını değil, tek bir güçlü adamın iradesini kutsar. Trump’ın kendisini “halkın sesi” olarak tanımlaması bireysel liderliğin devletin önüne geçmesi anlamına gelir.
MAGA söyleminde orduya, polise ve silahlanmaya dair özel bir saygı vardır. “Kanun ve düzen” sloganı hukukun üstünlüğünden ziyade otoritenin üstünlüğünü çağrıştırır. Göstericilere sert müdahale edilir, sınırlarda ve büyük kentlerde askeri güç kullanılır. Sivil alan militarize edilir ve şiddet meşrulaştırılır.
Her sorun bir savaşa dönüşür. Suça karşı, göçmenlere karşı savaş ilan edilir. Uyuşturucu kaçakçıları "terörist" olarak adlandırılır. Yüzü maskeli ve kimlikleri belirsiz silahlı ICE ajanları ortaya çıkıp beyaz olmayan kişileri plakasız arabalara tıkmaya başladığında kanun ve düzen savunması yapılır.
Faşist ideolojiler silahlı kuvvetlere hayranlık duyar ve şiddeti siyasi bir araç olarak meşru görür. MAGA retoriği orduyu sürekli olarak yüceltip Demokratların yönettiği şehirlere gönderir. Trump'ın yandaşlarını Kongreyi işgal etmeye ve seçim sonucunu değiştirmeye teşvik ettiği 6 Ocak gibi olaylar normal olarak algılanır.
Gerçekle yalan arasındaki çizgi faşist hareketlerin en rahat oynadığı alandır. MAGA dünyasında da alternatif gerçekler kavramı iktidar yanlısı medyanın üretimiyle hayat bulur. Önce çizgi belirsizleştirilir, sonra yerini rahatça at koşturabilecekleri geniş bir gri alana bırakır.
Twitter’dan miting kürsülerine kadar “biz” ve “onlar” arasındaki savaş duygular üzerinden yürütülür. Propaganda sadece devlet aygıtından değil, milyonlarca çevrimiçi destekçiden yayılır.
Faşist rejimler medyayı kontrol altına almak için "sahte haber" damgasıyla sistematik bir saldırı yürütür. Alternatif bir gerçeklik yaratılır ve bilginin tek kaynaktan gelmesi sağlanır. Seçim sonuçlarının inkârı bu gerçek ötesi siyasetin en somut örneğidir.
Medya saçmalıklarla doldurulur. Lider devamlı övülür, muhalefet yerin dibine sokulur ve cezalandırılır. Basın "düşman" olarak adlandırılır ve gerçek birdenbire isteğe bağlı hale gelir.
Otoriter rejimler bir düşman yaratmak zorundadır. Trump rejiminde bu düşmanlar göçmenler, Müslümanlar, siyahiler, elit gazeteciler ve muhaliflerdir. Göçmen karşıtlığı ırkçılıkla birleşince toplumsal nefretin ideolojik yakıtına dönüşür.
Faşizmin karmaşık toplumsal sorunlara cevabı kolay nefret edilen düşmanlar yaratmaktır. Nazizm döneminde hedef Musevilerdi. MAGA Amerika'nın sorunlarından göçmenleri, liberalleri, küreselcileri ve seçkinleri sorumlu tutar. Bu ötekiler ulusal birliği tehdit eden ve gerçek Amerikalıların refahını çalan gruplardır.
Uygun günah keçileri bazen öğretmenler, trans çocuklar, bilim adamları, önceki rejim Demokratlar veya dış güçler olabilir. Sorunları çözmek amaçlanmaz. Hedef "cambaza bak" diyerek milleti haklarını ve varlıklarını soyanları görmezden gelecek kadar öfkeli tutmaktır.
MAGA söyleminde bilim, sanat ve üniversiteler “gerçek Amerikalılardan kopuk elitlerin” alanı olarak küçümsenir. Üniversiteler liberal yuvalar olarak hedef alınır. Sözde uzmanlar derin devlet komplolarından söz ederler. Bu düşünceyi düşman ilan eden klasik faşizmin çağdaş izdüşümüdür.
"Akademisyen" veya "entel" terimleri halktan kopuk ve yozlaşmış bir seçkinler sınıfını temsil eden hakaretler olarak kullanılır. İklim değişikliğinin inkârı ve COVID-19 pandemisi sırasında bilimsel kurumlara ve aşılara duyulan güvensizlik bu eğilimin güçlü göstergeleridir.
İfade ve basın özgürlüğü kısıtlanır. Sahte uzmanlar görevlendirilir. Her yeni fikre karşı çıkılır ve terörist dahil çeşitli yaftalar yapıştırılır.
Kitleler ne kadar az bilirse onları kontrol etmek o........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein