Gençlik aşkım Brigitte Bardot

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

30 Haziran 2024

Gençlik yıllarımda efsanevi film yıldızı Brigitte Bardot benim hayali sevgilimdi. Benden daha gerçekçi ve ayakları yere basan arkadaşlarım komşu kızlarını ya da okuldaki kızları düşlerken ben çıtayı ve standartlarımı çok yükseklere çıkarmıştım. Kimin menziline vardığı ayrı bir konu.

Ben yeni nesillerin Brigitte'i yeterince tanıdıklarından açıkçası pek emin değilim. Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesinde öğrencilere Jackie Kennedy-Onassis'in resmini gösterdim ve hiç kimse tanımadı.

Oysa Brigitte bir zamanlar dünyanın en ünlü yıldızlarından biriydi. O yalnızca çok güzel, çekici ve oldukça yetenekli bir aktris değildi. Tutucu bir kültürün egemen olduğu yıllarda kendisini cüretkar ve özgür ruhlu bir kadın olarak gösterdi, bir moda ikonu ve rol modeli oldu. Onun etkisi sadece sinema kariyeriyle sınırlı kalmadı. Moda anlayışı, toplumsal duruşu ve sosyal ve siyasal aktivizmiyle de çağdaş kültür üzerinde önemli izler bıraktı. Son zamanlarda gittikçe daha fazla hayvan hakları savunuculuğuna ve yabancı göçmen karşıtlığına odaklandı.

Ünlü Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle "Brigitte Bardot Fransa için Renault otomobillerinden daha önemli bir ihracat kalemidir" dedi. 1969'da Fransa devleti en büyük reklamları olduğunu düşündüğü Brigitte için özel posta pulu bastırıp “Milli anne” ilan etti. 1985'te ünlü yıldıza Legion d'honneur madalyası verildi.

Filozof Simone de Beauvoir'ın 1959 tarihli Lolita Sendromu adlı makalesinde Brigitte Bardot'yu "kadın tarihinin lokomotifi" olarak nitelendirdi ve onu savaş sonrası Fransa'nın ilk ve en özgür kadını ilan etti.

Bob Dylan'ın hayatında yazdığı ilk şarkı olan I shall be free (Özgür olacağım) adlı parçasında Brigitte Bardot'dan bahseder.

Telefon çaldı, baktım Başkan Kennedy

Bana "kankam Bob, ülkemizin daha da büyümesi için neye ihtiyacımız var?" diye sordu

Ben de, "dostum John, bizim Brigitte Bardot'ya, Anita Ekberg'e ve Sophia Loren'e ihtiyacımız var" dedim

Bilmem aranızda Brigitte yakayı hatırlayanınız var mıdır?

Oynadığı rollerdeki doğal çekiciliği, özgür ruhu ve cesur tavırlarıyla dikkat çeken Bardot, özellikle Fransız Yeni Dalga sinemasının ikonik figürlerinden biri olarak kabul edilir. Louis Malle'nin yönettiği "The Lovers" (1958) ve Jean-Luc Godard'ın "Contempt" (1963) gibi filmlerdeki performansları, onun sadece bir yıldız değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu yansıtan bir sanatçı olduğunu gösterdi.

Bardot, cesur ve özgür ruhuyla, kadın figürünün algısını ve özgürlük arayışını simgeledi. Özellikle oynadığı rollerdeki cüretkar tavırları ve toplumsal normlara karşı duruşu, zamanının ötesinde bir feminist ikon olmasını sağladı.

Brigitte La Verite (1960) filmindeki çalışmasıyla 1961 David di Donatello En İyi Yabancı Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazandı. Bardot daha sonra Jean-Luc Godard'ın Le Mépris (1963) filminde rol aldı. Louis Malle'nin Viva Maria filmindeki rolü için (1965) ile En İyi Yabancı Kadın Oyuncu dalında BAFTA Ödülü'ne aday gösterildi.

Gazetecilere her filminde çıplak gözükmekten hoşlandığını söylüyordu. Sadece filmlerde değil fotoğraf çektirmede de cömertti. Gazetecilerin, fotoğrafçıların istediği her pozu veriyordu. Hatta, “Benim özel hayatım, açık bir kitaptır. Herkes okuyabilir”, demişti. Ama bu tavrı, 1966 yılında değişti ve gazetecilere karşı sert tavırlar sergiledi. Yaşlandığını ve çirkinleştiğini düşünen kaprisli BB, “Resmimi çekmeyin artık yeter” dedi.

Bunun üzerine 1500’e yakın gazeteci 1966 yılının Nisan ayında........

© T24