Broligark’lar: Siyasette güçlü teknoloji milyarderi erkekler
Diğer
26 Ocak 2025
Güce tapan Amerikan siyasetinde portakal saçlı ve fondötenli taçsız kral Donald Trump ikinci dönemine başladı ve Washington'daki Big Mac satışları ikiye katlandı. Kaybeden Demokrat'ları terkedip Trump'ın kucağına oturanların arasında teknoloji dünyası ve onun milyarder kahramanları hepimizin hayatını etkilediği için ön plana çıkıyor.
Bunun en belirgin örneklerinden biri geçenlerde Meta'nın, yani Facebook'un ve Instagram'ın patronu Mark Zuckerberg'in içerik gerçekliğini denetlemeye son vereceğini, sansür miktarını önemli ölçüde azaltacağını ve tüm platformlarında daha fazla siyasi içerik olacağını açıklaması oldu. Bu da Trump'ın ve aşırı sağcı trollarının Meta platformlarını her gün kullanan 3,3 milyar kişiye doğrulukları kanıtlanmamış kendi gerçeklerini pompalamaları ve beyin yıkamaları demektir. Özellikle güney yarımkürede Facebook Internet'tir.
İster çevrimiçi ister çevrimdışı Meta nereye doğru giderse dünya da oraya doğru gider. Meta'nın direksiyonu sert bir şekilde sağa doğru kırdığı kesindir. Bunun platformdaki yalan, öfke, korku ve nefreti herkese sınırsız bir biçimde bulaştırma potansiyelinin olduğu ve gerçeklerin olmadığı bir dünyaya yol açacağı da öngörülebilir.
Zuckerberg'in MAGA (Amerika'yı tekrar büyük yap) şapkasını takması Trump'a duyulan korku ya da saygıdan değil, küresel problemleri şirketlerin çözebileceğine inanan ve bu yüzden oligarkları hazmeden küreselleşen Amerikan kültüründen gelmektedir.
Sekiz yıl Kaliforniya valiliği, sekiz yıl da ABD başkanlığı altında yaşadığım ve bu yüzden iyi tanıdığım ispiyoncu kötü artist Ronald Reagan "Devlet çözüm değil problemdir" derdi. Rüzgarlar şimdi şirketleri çözüm merkezine koyan yönden esiyor. Modern oligarşi çağına hoş geldiniz. Sosyal devletiniz yoksa altta kalanın canı çıksın.
Broligark deyimi "bro" (kanka, dost) ve "oligark" (ekonomik gücüyle politik ve sosyal alanları etkileyen kişi) kelimelerinin birleşiminden türetilmiş. Geleneksel oligark modelinin ötesine geçen bu yeni güç figürleri yalnızca ekonomik varlıklarıyla değil, sosyal medya üzerindeki etkileri, teknolojiye olan hakimiyetleri ve popüler kültürdeki varlıklarıyla da tanımlanıyor. Bunlar teknoloji, ekonomi ve siyaset dünyasını gittikçe daha fazla şekillendiriyorlar.
Broligarklar genellikle teknoloji ve medya alanında büyük başarılara imza atmış, aynı zamanda yakın bir iletişim tarzıyla halkın sempatisini kazanmış bireylerdir. Broligark'lar yalnızca güç sahibi değil, aynı zamanda ulaşılabilir ve halkla başarılı etkileşim kurabilen figürlerdir.
Elon Musk, Mark Zuckerberg ve Jeff Bezos gibi isimler teknolojiye yön vererek ekonomik ve sosyal dönüşümlere öncülük ederler. Kendi sosyal medya platformları aracılığıyla halkla doğrudan iletişim kurabilirler. Bu onlara geleneksel medyayı atlayarak kendi hikayelerini anlatma gücünü verir.
Halkın gözünde birer dost ya da arkadaş gibi görünmeyi başarırlar. Komik paylaşımlar, anekdotlar, sıradan insanlarla iletişim ve popüler kültüre dair referanslar bu algıyı pekiştirir.
Sadece yerel değil, küresel düzeyde etkileri vardır. Ürünleri, hizmetleri ve fikirleri dünyanın dört bir yanında yankı bulur.
Broligark'lar toplumsal eşitsizliklerin derinleşmesi, politik süreçlere müdahale ve bilgi manipülasyonu gibi konularda eleştirilirler. Örneğin sosyal medya platformlarının algoritmalarıyla oynayarak halkın algısını değiştirme veya tekelleşme yoluyla küçük girişimlerin önünü kesmeleri onların sıkça karşılaştığı suçlamalardır.
Broligark'ların yükselişi demokrasi açısından da soru işaretleri doğurur. Günümüzde demokratik süreçler zengin bireyler ve şirketler tarafından gittikçe daha fazla şekillendirilmektedir. Vatandaşların bireysel hakları ve seçimlerin şeffaflığı broligark'ların etkisi ve bazen tehdidi altındadır.
Broligark'lar modern dünyanın ekonomik, politik ve kültürel yapısında önemli bir yer tutar. Teknolojiye dayalı güçleri, sosyal medyadaki etkileri ve halkla kurdukları yakın bağlar onları çağımızın en etkili figürleri haline getirmiştir. Ancak bu güç etik sorumluluklarla dengelenmediği takdirde tüm dünyanın geleceği için büyük riskler barındırır.
Karl Marx, Hegel'den esinlenerek altyapıyı, yani üretim araçlarının mülkiyetini elinde tutanların tüm üstyapıyı, yani toplumdaki yasaları, sosyal ve ekonomik ilişkileri belirlediğini söyler. Günümüzde teknoloji ve sosyal medya broligarkları bunu yakın zamanlara kadar belirleyen vahşi kapitalist sanayicilerin yerini almıştır.
Broligarklar yalnızca finansal gücü ellerinde tutmakla kalmazlar, aynı zamanda toplumsal ve siyasi yapıyı da kendi vizyonlarına göre şekillendirirler. Bu grup geleneksel devlet müdahalesinin ve bürokrasisinin ötesinde sermayenin ve teknolojinin başat rol oynadığı bir dünya inşa etmeyi arzular.
Bu durum demokrasinin temel ilkeleri olan eşitlik ve adalet açısından yeni tehditler oluşturur.
Broligark'ları diğer güçlü figürlerden ayıran en önemli özellik halkla doğrudan bağlantı kurma kapasiteleridir. Sosyal medya platformları ve kitlesel etkileşim araçları sayesinde Musk, Zuckerberg ve Bezos gibi broligark'lar yalnızca siyasi bağışlar ve lobicilikle değil, kamuoyu oluşturma ve algı yönetimiyle de etkili olurlar.
Amerika'da seçim kampanyalarına yapılan büyük bağışlar siyasette etkili olmanın doğrudan bir yoludur. Broligark'lar, ekonomik güçlerini kullanarak seçim sonuçlarını dolaylı olarak şekillendirirler.
Broligark'ların artan siyasal gücü demokratik süreçlerin şeffaflığı ve adaletine dair kaygıları artırmaktadır. Bu figürlerin ekonomik ve teknolojik gücü halkın geniş kesimlerinin sesini bastırabilecek potansiyele sahiptir. Ayrıca siyaseti etkileme yetenekleri gelir eşitsizliğini derinleştiren politikaların uygulanmasına yol açmaktadır.
ABD'deki seçim kampanyaları yüksek maliyetleriyle tanınır. 2010 yılında Yüksek Mahkeme'nin Citizens United v. FEC kararından sonra şirketlerin ve bireylerin seçim kampanyalarına sınırsız miktarda bağış yapmasının önü açıldı. Bu durum özellikle milyarderlerin ve büyük şirketlerin seçim sonuçlarını ve politika yapım süreçlerini etkileyebilecek devasa mali katkılarda bulunmalarını mümkün kıldı.
Lobicilik faaliyetleri de milyarderlerin gücünü artıran bir diğer etkendir. ABD'deki lobicilik harcamaları her yıl milyarlarca doları bulmaktadır. Milyarderler, kendi çıkarlarını korumak için özel lobicilik gruplarını finanse ederek, enerji, teknoloji, sağlık ve finans gibi sektörlerde politika yapım süreçlerine doğrudan katılmaktadırlar.
Seçim kampanyaları Süper Politik Eylem Komiteleri (Super PACs) aracılığıyla milyarderlerin etkisini daha da görünür kıldı. Super PAC'ler adayların seçim kampanyalarına doğrudan bağış yapamasalar da onların lehine ya da aleyhine sınırsız harcama yapabilmektedir. Örneğin 2020 ABD başkanlık seçimlerinde Michael Bloomberg kendi kampanyasına milyarlarca dolar harcadı ve aynı zamanda Demokrat Parti'nin diğer adaylarını........
© T24
visit website