Atatürk, John Dewey ve Hasan Ali Yücel

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

29 Eylül 2024

Çağdaş eğitimin önemine kalpten inanan Atatürk'ün 1924'te, yani Cumhuriyetin en genç ve yoksul olduğu bir devirde dünyanın en ünlü eğitimcisi John Dewey'i ülkemize davet ederek ondan eğitim sistemimizi incelemesini ve yeniden yapılandırmak için tavsiyeler içeren bir rapor yazmasını istediğini biliyor muydunuz?

Atatürk'ün yanı başında onun gibi eğitimde fırsat eşitliğine inanan değerli devlet adamı ve düşünür Milli Eğitim Bakanı HasanÂli Yücel ve at sırtında köy okullarını dolaşıp damlarını onaran İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç vardı. Bu büyük adamların iş birliğinden ülkemizin en yerli ve milli projesi Köy Enstitüleri doğdu.

John Dewey (1859-1952) Amerikan eğitim felsefesinin en etkili isimlerinden biri olarak kabul edilir. Dewey eğitimde pragmatizmi savunan yaklaşımıyla ve "demokratik eğitim" anlayışıyla bilinir. Ona göre eğitim statik bir bilgi aktarımı değil, yaşam boyu süren bir deneyim ve etkileşim sürecidir.

Dewey bireylerin sadece bilgi almakla kalmayıp öğrenme süreçlerine aktif katılım göstermesi gerektiğini savunur. Eğitim bireylerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirmelerini sağlayan bir laboratuvar olmalıdır. Bu yaklaşım bireyin sorumluluk sahibi bir vatandaş olarak topluma katkıda bulunmasına yardımcı olur. Bireyler eğitim yoluyla toplumu şekillendiren aktif unsurlar haline gelir.

John Dewey ve Hasan Âli Yücel farklı coğrafyalardan çıkmalarına rağmen eğitim felsefesi ve toplumsal gelişime yönelik görüşleriyle önemli benzerlikler gösteren iki büyük aydındı. Bu iki isim eğitimin sadece bireyi değil, toplumu da dönüştürebileceği inancıyla hareket edip kalıcı izler bıraktılar.

Her iki isim de eğitimi bireylerin özgürleşme, topluma katkı sunma ve demokrasiyi geliştirme aracı olarak görüyordu. Dewey’in eleştirel düşünmeyi teşvik eden pedagojik modeli Yücel’in köylerde ve şehirlerde eğitim yoluyla sosyal kalkınmayı hedefleyen projeleriyle paralellik gösteriyordu.

Eğitim, onların gözünde sadece bilgi vermekle sınırlı olmayan, bireyi ve toplumu özgürleştiren, dönüştüren bir güçtü.

John Dewey 1924 yılında Türkiye’ye davet edilerek yeni Cumhuriyetin eğitim sistemine dair bir rapor hazırladı. Dewey’in demokratik eğitim anlayışı Atatürk’ün reformist görüşleriyle örtüşüyordu. Atatürk eğitim sistemini sadece bireylere bilgi kazandırma süreci olarak görmüyordu, eğitim aynı zamanda toplumsal değişim ve kalkınmanın bir aracı olmalıydı.

Dewey’in raporu Türkiye’nin yeni rejimi ile eğitim sisteminde köklü reformlar yapmayı planladığı bir dönemde önemli bir kılavuz oldu. Dewey Türkiye'ye geldiği zaman ülkenin eğitim sistemini yerinde inceledi ve kendi eğitim felsefesi doğrultusunda kapsamlı önerilerde bulundu.

1. Merkeziyetçilikten Kaçınma ve Yerel Yönetimler
Dewey Türkiye’deki eğitim sisteminin aşırı merkeziyetçi yapısını eleştirdi. Yerel ihtiyaçların göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Dewey her bölgenin kendi şartlarına uygun bir eğitim modelini geliştirmesinin önemine dikkat çekti. Ona göre merkezi yönetim genel politikalar oluşturmalı, ancak yerel yönetimlere de karar alma süreçlerinde daha fazla yetki verilmeliydi. Bu eğitim sisteminin daha dinamik ve esnek olmasını sağlardı.

2. Pratik Eğitim ve Mesleki Eğitim
Dewey özellikle kırsal bölgelerdeki eğitimin teorik bilgilerle sınırlı kalmaması gerektiğini savundu. Türkiye’nin o dönemki ekonomik ve sosyal koşullarına uygun olarak tarım ve zanaatla ilgili pratik eğitimlerin verilmesini önerdi. Bu yaklaşım köylerde yaşayan çocukların aldıkları eğitimi doğrudan günlük yaşamlarına ve işlerine uygulayabilmelerini amaçladı. Bu bağlamda daha sonra kurulan Köy Enstitüleri Dewey'in bu görüşleriyle büyük ölçüde örtüştü.

3. Demokratik Eğitim AnlayışıDewey eğitim sisteminin bireyleri sadece bilgiyle donatmakla kalmaması gerektiğini, aynı zamanda onların eleştirel düşünme, iş birliği yapma ve topluma katkı sunma becerilerini geliştirmesi gerektiğini savundu. Öğrencilerin pasif alıcılar olmasını eleştirdi ve aktif bir öğrenme sürecinin önemini vurguladı. Bunun aynı zamanda öğrencilerin demokratik bir topluma katılabilmeleri için gerekli olan becerileri kazanmalarını sağladığını savundu.

4. Okul ve Toplum İlişkisiDewey'in en önemli önerilerinden biri okulların toplumla iç içe olması gerektiğiydi. Ona göre okul sadece bilgi öğretilen bir yer değil, aynı zamanda toplumsal sorunların çözüldüğü bir merkez olmalıydı. Okullar toplumun ihtiyaçlarına ve kültürel yapısına uygun olmalıydı ve öğrencilerin yerel ihtiyaçlara duyarlı bir şekilde yetiştirilmesini sağlamalıydı. Böylece eğitim toplumla uyum içinde ilerleyebilir ve Türk toplumunun ihtiyaçlarını karşılayabilirdi.

5. Öğretmen EğitimiDewey eğitim sisteminin başarısının büyük ölçüde öğretmenlere bağlı olduğunu vurguladı ve öğretmenlerin pedagojik olarak iyi eğitilmesi gerektiğini savundu. Özellikle kırsal bölgelerde görev yapan öğretmenlerin mesleki gelişimlerine önem verilmesi gerektiğini ve onların sürekli olarak kendilerini geliştirebilecekleri bir eğitim sürecine tabi tutulmalarını önerdi.

6. Okul Binaları ve DonanımDewey ziyaret ettiği okulların fiziksel koşullarının yetersiz olduğunu belirtti ve modern okul binalarının inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Okul binalarının hem öğrencilere hem de öğretmenlere uygun, sağlıklı ve güvenli bir öğrenme ortamı sunması gerektiğini savundu. Ayrıca laboratuvar, kütüphane gibi donanımların eğitimde önemli bir rol oynadığını belirtti ve bu tür imkanların sağlanmasını önerdi.

John........

© T24