menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devlet, Platon, Sokrates…

18 10
20.12.2025

Diğer

20 Aralık 2025

Bu günlerin konusu asgarî ücret, maaş zamları, emekli zamları… Ben de BAĞ-KUR emeklisiyim, ne en az ne en çok, ortalarda bir maaşım var.

Her ay rutin ödenmesi gerekenleri, elektrik, su, gaz, aidat, mazot, internet vs. vs. faturalarımı, hesabımın olduğu bankaya talimat yazdırdım, onlar ödüyorlar.

Bankam devlet bankası, maaşım oraya geliyor. Geçtiğimiz yakın zamanda bazı aylar, maaştan 1000 TL filan kalıyor, bazı aylar ise ödenememiş faturayı para ekleyerek doğrudan ödüyorum, çünkü maaş yetmiyor. Bu neredeyse 10 yıldır devam ediyor.

İlk yıllarda ayni kalem harcamalara maaşın yüzde 30’u filan gidiyordu. Bu oran giderek çoğaldı. Ancak, özellikle son iki yılda birden, hepsi yukarı gitti ve az gelmeye başladı. Başka gelirlerim olmasa açım…

Manasız ve sebepsiz olarak Türk lirasına bu kadar sürat ile değer kaybettirdikleri için hükümete de kızmıyorum.

Seçildiklerinden beri farklı bir şey söylemediler ki? En çok din değerleri bakımından konservatif olduklarını söylediler ve öyle davrandılar, T.C.’nin Laisizm ilkesini epey zorlayarak davrandılar ve davranmaktalar.

Ekonomik politika olarak da “serbest pazar” usulü, yani kapitalist bir uygulama yapacaklarını hep söylediler.

Siyasetten değil de, hayatın içinden gelen, fabrika kuran, mal üreten ve ihraç eden, yenilikler yapmaya, bunları ülkesine kazandırmaya çalışan kişiler olarak bazen yazı ile bazen sözlü olarak hep söyledik, yazdık.

Türkiye Cumhuriyeti’nin genlerinde kapitalist ekonomi teorisi” yoktur, zaten olamazdı. Asırlardır saray yöneticileri, yani “sadece sermayenin değil, tüm malın sahibi tarafından”, taammüden geri bırakılmış halkımız, kendine Mustafa Kemal Atatürk gibi bir yöneticiyi sonunda buldu ve kendini her bakımdan, “çok büyük yoksulluktan” kurtardı.

T.C. kuruluş sancıları, istiklal savaşları, kapitülasyon ödemeleri vs. sonunda ekonomik ve sosyal hatta global olarak en başarılı yıllarını 1920-1950 arasındaki, “Sosyo-ekonomik olarak Kemalizm” denilebilecek bir sürede yaşadı. “En başarılı” derken, bugünkü hükümetlerin yaptığı gibi “şahsa göre veya afaki tariflere veya tarihlere” uygun olarak demiyorum. Rakamları inceleyince bu çıkıyor.

Bu doktrinin adı “karma ekonomidir” bu “karma” işi kimselerin kafalarına göre değil, kurallara ve tariflere uygun olarak yapılmıştır. “Şahsi beceri” kural koyarken ve uygulamacı seçerken yapılmış, uygun uygulamacı (CEO) bulunmuyorsa yaratılmıştır.

Böylece bu günkü gibi, temelinde “yaptığı işlere yabancı olanlar” tarafında plansız, programsız; hatta böyle olunca da “suiniyetli ve kanunsuz” uygulamalar yapılamamıştır.

Bu yazdıklarım benim “kanaatlerim” değil; işleri ülkeleri inceleyip, çok çeşitli sosyal ve ekonomik değerlendirmeler yapan global ve tarafsız kurumlardan bahsediyorum.

Bugüne kadar yazdığım yazılarda hemen hepsinde, bu kurumların Ülkemiz için “tespit ettikleri” ve benzer ülkeler ile karşılaştırma sonunda ülkemizin dünya ülkeleri arasında artık menfi yönde değişmiş olan sıralamalar var.

Ülkeler her şeysiz olabilirler; Devletsiz,........

© T24