Koleksiyoncunun kaleminden: Babalar Günü'nde babaerkinin öyküsü

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

16 Haziran 2024

Yazılarımı izleyenler hatırlayacaklardır; yine bir babalar gününde "annelerin günü olur da babaların olmaz mı" içerikli bir çalışmada güne özgü yaşanmışlıklara değinmiştim. Bu defa da konuyu başka yönlerinden alıp "babaerki" üzerinde duracağım ve sizleri babalarımız üzerinden binlerce yıl öncesine taşımaya çalışacağım.

Tarihsel süreç içinde "babaerki" ve bunu yaşatan "erkek üstünlüğü", daha iyi avlanma becerisi sayesinde değil, yerleşik hayata geçilmesi sonrasında erkeklerin sürü gütme ile çiftçiliğin güçlendirdiği tarım toplumlarının ekonomik avantajlarını pekiştirip kendisine alan yaratmasıyla etkisini arttırmış. Oysa o güne kadar kadınlar üreme yetenekleri sayesinde kesin bir kontrole sahipmiş; erkek ebeveyn yardımcı bir eş olarak görülüyormuş.

"Ekmek kazanma" ve "çocuk yetiştiricisi" olma rollerinin net olmadığı avcı - toplayıcı dönem sonunda başlayan yerleşik hayatta insanın hem çift hem de gruplar halinde yaşamaya başlamasıyla ebeveynleriyle olan ilişkisi karmaşık hale gelmiş.

Denilen o ki, o güne kadar doğurganlık konusunda dezavantajlı görünen, konumunu tarım toplumunda telafi eden "erkek erki" savaşlardaki etkinliği yanında Tanrı, kral, baba ve ata gibi güç odakları olarak ortaya çıkmış. Tapınak, saray, şehir, mezar gibi kamu mimarisindeki etkinliği ile savaş ve diğer kültürel süreçlerle gücünü pekiştirmiş.

Hem politik hem de ilahi liderlik üzerine model alınan babalık normu, erkeklik ve toplumsal sosyal güç için gerekli bir koşul haline gelmiş; evlilik ritüelleri, evlat edinme, başlık parası ve benzeri uygulamalar tarih öncesinin erken toplumlarında da görülmüş.

Baba egemenliğine dayalı patriarkal yapı içinde en yukarıda ilahi baba, altında onun mührünü taşıyan hükümdar ve bir kat aşağıda da aile babasının bulunduğu üç basamaklı bir inanç hiyerarşisi ortaya çıkmış. Çoban ve sürü arasındaki ilişkinin benzeri olarak "Tanrı kullarına karşı neyse, kral tebaasına, baba da çocuklarına karşı odur" anlayışı yerleşik topluluklarda etkin olmuş.

Babalık kavramı konusunda çalışmaları olan bilim insanlarından bazıları, Babalar Günü kökeninin Babil toplumunda görüldüğünü iddia ediyorlar ve bunu yaklaşık 4.000 yıl önce kilden yapılmış bir tablete babasına olan sevgisini kazıyan, babasına sağlıklı ve uzun bir ömür dileyen Elmesu'nun mektubuna bağlıyorlar.

Tarihsel süreç içinde, Mezopotamya'da, Sümer ve Babil devletlerinde "baba imajı ve otoritesi" etkili olmuş, babaerki statü varlığı olarak yeşermiş. Eski İran hukuku, kadın ve çocukların babaya karşı mutlak itaatini istemiş; büyük aile içinde en yaşlı baba, en yüksek otoriteyi temsil etmiş! Bugün de çok yerde görüleceği şekilde, çoluk-çocuğa karışmış oğullar bile en büyük baba karşısında itaatkâr ve saygılı olmuş.

Aynı yıllarda Asya ve Avrupa'nın çok yerinde "baba varlığı" güneşin onuruna düzenlenen eski pagan törenlerinde Haziran ayının üçüncü haftasının başına denk gelecek şekilde, yaz gündönümü ile ilişkili olarak saygıyla kutlanıyormuş.

Antik Roma İmparatorluğunda "babaerki" sadece biyolojik babalıkla tanımlanmamış, evlat edinme de yasal hale getirilmiş. Antik Roma'da bir adam babalık yaşamak istiyorsa, soyundan gelse de gelmese de bir çocuğu evlat edinebiliyormuş. Bu bağlamda babalık kökenle ilgili olmadan, çocuğa karşı sevgi ve sorumluluk gerektirmeden kurulabiliyor, evlat edinilen çocuklar babanın adını alıyor, soyuna dahil oluyormuş.

Bazı toplumlarda annenin kardeşi de baba rolünü üstlenmiş; bazı toplumlarda da "sosyal babalık" kavramı statü ve mülkiyetle ilgili olarak kadınlara da açık olmuş.

Çocuk sayısının çokluğuna dayanan tarım toplumunda erkeğin ailesi tarafından kadının ailesine ödenen başlık parasının kadın bebek doğuramazsa geri alındığına tarihsel kayıtlarda rastlanmış. Bu yıllarda karısı başka bir adamdan çocuk sahibi olsa bile, gerçek eşin babalık hakkı doğan çocuklar üzerinde tesis ediliyormuş.

Eski Roma'da ortaya çıkan statü, babanın çok geniş bir çerçevede mutlak otorite olarak görülmesi dine referans verilerek de güçlendirilmiş. Ailenin maddi mülklerinin, çocukların ve eşin sahibi olarak babanın atandığı Roma döneminde -özellikle- erkek çocuk sahibi olmak çok avantajlıymış, -gerek biyolojik gerekse de evlat edinme yoluyla olsun- çok sayıda çocuk babası olmak "babaerkinin" devamı açısından çok önemliymiş.

Antik Yunan site devletlerinde de babanın konumu, birçok konuda aile bireylerinin hak ve hürriyetlerini otoritesi içine alacak şekilde belirlenmiş; "baba" her daim çocuklarını cezalandırma hatta satabilme hakkına sahip olmuş. Ancak istisnai olarak bazı site devletlerinde babanın........

© T24